24 Haziran 2014 Salı

SESSİZ ÇIĞLIKLAR

Bazı ülkelerde toplum karmaşık bir sistem içerisindedir. Bu sistem de; her sınıftan insana rastlamak mümkündür. Zengini, fakiri, yoksulu, kimsesizi ve daha daha niceleri bu sistemin her zaman daimi bir üyesi olmuş ve olmaya da devam edecektir. Aslında insanlar arasında ayrım yapılması, ne kadar üzücü ve keder veren bir durumdur. Ama bu sorun halen çok acı mı acı bir gerçek olarak her zaman önümüzde durmaya devam etmektedir. Bu gerçeği görmemek yani göz ardı etmek çok cahilce bir tutumdur. 

Hayatın olumlu veya olumsuz yönlerini tam manasıyla görerek, olumsuz olanları geri dönüşü olmadan tüm yaşamdan söküp atmalıdır. Olumlu kısımlarını ise daha da aktif hale getirmelidir. Toplumda hiç kuşkusuz ki asıl acı çekenler, parası olmayan garip ve kimsesizlerdir. Bunlar gerçek manada toplumun ana unsurları veya sessiz çoğunluğudur. Bu asıl olan kesime; her zaman gereken saygı, sevgi ve itibar gereğinden fazla gösterilmelidir. Maalesef genelde bu durumun tam tersi bir vaziyetle karşılaşılmaktadır. Bu ne kadar saygısız, bedbaht ve cahilce bir anlayıştır. Bu tür vaziyetler sessiz çoğunluğu her zaman daha çok yalnız ve çaresiz hale sokar. 

İşte aslında meselenin iç yüzü burada daha net ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle toplumun karşı karşıya olduğu böylesi durumları fark etmeli ve gösterilecek tutum ve davranışları bunun üzerinden hayata geçirmeye çalışmalıdır. Bu insanların ne yediği ile ne içtiği dikkate alınmalı ve eksikleri derhal giderilmeye çalışılmalıdır. Nerede kaldıkları iyice araştırılıp zor durumda olanlara kalacak yer tahsisi yapılmalıdır. Nasıl yaşadıklarına çok iyi bakılmalı ve ihtiyaçları tez elden karşılanmalıdır. 

İçine düşmüş oldukları tüm durumlar iyi tetkik ve analiz edilerek, çok iyi bir toplum mühendisliği çalışması ortaya konmalıdır. Onların yalnızlıklarına, kimsesiz olmalarına çok acil çare ve tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Onlarla ilgilenildiğini, onlara sevgi ve şefkatte bulunulduğunu çok iyi hissettirmeli ve onların daima gözü kulağı olunmalıdır. Bu insanları toplumda her zaman kabul görmüş seviyede tutmalı ve onların hak ettiği gerçek değer ve itibar haddinden fazla onlara sağlanmalıdır. 

Gerçekten bu sorun yani toplumdan dışlanma; bir acı çekiş, sessiz çığlık ve haykırıştır. Bu sese toplum olarak kulak vermeli ve gerekli tüm adımları hiç beklemeden tez elden atmalıdır. Peki bu yaraya nasıl merhem olabiliriz ? sorusunu sürekli kendimize sorarak, cevaplar bulmaya çalışmalıyız. Peki bu konu da ne tür çare ve çözüm üretebiliriz. Bu soruların cevapları tabi ki kendi iç dünyamızda gizlidir. 

Her zaman olduğu gibi sorunu bir bütün olarak ele alarak meseleye başlamalıdır. Daha sonra aşama aşama sorunun halline kavuşulmalıdır. Gerçekten de acil çözüm bekleyen ne kadar çok sorun ve problemler hayatımızda mevcuttur. Bu problemlerin çok iyi irdelenerek acilen çözüme kavuşturulması gerekir. Çözüm sürecinde toplum olarak her bireye görev ve sorumluluk düşmekle birlikte , bu uğurda çalışma ve uğraş verenler, çözüm üretme peşinde koşanlar gerçekten çok takdire şayan kimselerdir. Susmak her zaman çözüm olmamaktadır. Sessiz kalanların seslerini duymak gereklidir. Bunlar ne tür bir duygu karmaşası içindedir diye empati yapılmalıdır. 

Empati; gerçekten çoğu sorunların çaresi olmaktadır. İnsanları anlama, onlara hoşgörü içerisinde muamele, gereksiz söz ve davranışlardan kaçınmalıdır. Kısacası Sessiz kalmışların sesi olmak ve onların her derdine ortak olmak, toplum olabilme şansını oldukça artırır ve toplumun her yönüyle sosyal hale gelmesinde önemli faktördür. Meselenin tam olarak özünde yatan en büyük sorun, darda kalmışlara ve kimsesizlere gerçekten tam anlamıyla yardım edilip edilmediğidir.Bu insanları her zaman gözetip onlara her zaman yardımcı olunmalıdır. Kimsesizlerin kimi, yalnızların dostu, darda kalmışların kurtarıcısı olmalıyız. Sessizlerin çığlıklarını artık hep birlikte duymalı, ona göre davranış sergilemeye gayret etmeliyiz.

(kadirdeveci78@gmail.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

KELEBEK