16 Haziran 2014 Pazartesi

İKTİSAT (EKONOMİ) HAKKINDA NELER BİLİYORUZ ?

İktisat; öncelik olarak Merkantilistler ile yaşam bulmuştur. Bu durum bazı iktisatçılara göre; Adam SMITH yönünde değişmiştir. Her iki görüşte İktisadın insanoğlunun hayatına girmesinde veya açığa kavuşturulmasında, hiç kuşkusuz çok muazzam seviyede katkıları olmuştur. Zaten bu görüşlerin olması, ekonominin daha iyi anlaşılmasında veya aydınlatmasında ilerleme sağlanmasına vesile olmuştur. Bu tür iktisadi düşünceler; insanlık için gerçekten çok büyük onur ve övünç kaynağıdır. İktisat veya ekonominin; bir yaklaşım olarak ortaya çıkması 15. yüzyıla denk gelmektedir. Bu dönemde en ağır basan görüş veya düşünce sistemi Merkantilizm olarak bilinir. Ancak ekonomi; ilk çağlarda bile bir insanın avladığı hayvanların fazlasını başkasına verip, yerine başka bir şey alması da bir ekonomik veya iktisadi ilişkidir. 

İktisat; Sosyal bir bilim dalıdır. Asıl dayanağı insan ve toplumun davranış şekilleridir. İktisadın ölçülebilirliği üzerine bilindiği üzere Ekonometri bilimi doğmuştur. Bu alanda ülkemizde bir çok Üniversitede eğitim ve öğretim sunulmaktadır. İktisat diğer bilim dalları gibi hipotez, teori ve yasalar içerir. Ancak; bu durumlar iktisatta farklılık gösterebilir. İktisatta muhakkak dinamizm vardır. İktisat veya ekonomi insanların yaşam için verdiği mücadeleleri içerir. Yani İnsanların geçinebilmek için ne tür bir kaynaktan faydalanması veya gelir sağlayıcı bir takım girişimlerin olması iktisadın konusunu oluşturur. İktisat veya ekonomide devletinde rolü olmakla birlikte, bazı iktisatçılar bu duruma karşı çıkmış ve devletin ekonomiden elini eteğini çekmesini özellikle istemişlerdir. " Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler " sözü iktisatta çok meşhurdur. Ama günümüzü ele aldığımızda devletin ekonomideki rolü gerçekten etkindir. Çünkü Ulusal veya Uluslararası ekonomik sistemlerde belirli bir Maliye Politikası uygulaması gerekli olması münasebetiyle; Devletin ekonomi üzerinde her zaman yetki ve sorumluluğu maksimum düzeyde vardır ve de olmalıdır. Ekonomi veya iktisat her zaman üzerinde uygulama gerektiren bir bilim dalı olmakla birlikte, insanlığın gelişimi ve ilerlemesinde çok etkin rol oynadığı aşikardır.

İktisat veya ekonomi gerçekten insanlar için çok ama çok önemli bir bilimdir. Bu bir yasa gibi önümüzde apaçık durmaktadır. Her topluluk veya insan için temel alınması gereken stratejik bir bilim alanıdır. Temelden en son noktaya kadar geliştirilmesi ve yenilenmesi gereken önemli bir bilim alanıdır. İktisadın kendine göre çok değişik alanları mevcuttur. İktisat tarihi, bu anlamda oldukça önemli olup, İktisat biliminde çok önemli olaylar tarihe çok büyük damga vurmuştur. Bunların başında da tabii ki; 1929 büyük bunalım veya ekonomik durgunluk gelmektedir. Bu durgunluk öncesinde en etkili olan akım klasik iktisat olup, bu görüşte önemini 1929 Büyük Buhrandan sonra maalesef kaybetmiş ve Yerini ise; Keynesyen akıma bırakmıştır. Bu akımın öncüsü tabii ki; John Meynard Keynesyendir. Keynesyen akım; etkisi çok uzun sürmüş görüşlerdendir. Keynesyen teorinin en önemli eserlerinden biri de, yani yazara ait olan Genel Teori isimli eserdir. Bu eser insanlığa; İstihdam, Faiz ve Paranın Genel durumu hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. İktisatta ne olursa olsun akım ve görüşler gerçekten çok önemli yere sahip olmakla birlikte, bu görüş ve akımlar zamana göre gelişim ve değişim göstererek her döneme damga vurmuşlardır. Bu akımların etkin oldukları dönemlerde; kendi görüşlerine göre bir yol haritası ortaya konmuş ve bu şekilde bir çok ekonomik sisteme büyük katkılar sunmuşlardır. Bu akım ve görüşler gerçekten de bir çok bilim adamı, ekonomik sistem ve devletlere iktisadi yönden çok önemli kılavuzluk veya rehberlik hizmeti sunmuş, hatta ekonomide de oldukça etkin roller üstlenmişlerdir. Bu akım görüşler her zaman için varlıklarını devam ettirme noktasında her daim ön planda kalmaya devam edecek ve bunlara yardımcı daha bir çok da yeni akım ve görüşler ortaya çıkacaktır. Burada ki en büyük amaç muhakkak ki; İktisadın veya ekonomik yapının her zaman en iyi seviyeye çıkarılması noktasında maksimum faydalar elde etmektir. Bu amaç ve gaye için bir çok iktisatçı veya ekonomist zaman içerisinde gerçekten çok büyük işlere imza atma başarısı ve hüneri sergilemişlerdir. Bu başarılı durum zamanla toplum tarafından da oldukça hissedilir bir hale gelmeye başlamıştır. Toplum artık kendine gelme dönemine girmiş ve ekonomik veya iktisadi yönden daha çok gelişme içerisine girmiştir. İktisat denince aklımıza gelmesi gereken en önemli terimler arz ve taleptir. Bu arz ve talep iktisadi görüşlerde farklılık veya değişim gösterebilir. 

İktisat bilimini incelerken en çok dikkatimizi çeken konuların başında ilk olarak Mikroiktisat gelmektedir. İkinci konu ise Makroiktisattır. Öncelikle Mikroiktisadı ele aldığımız zaman Mikroiktisat demek ekonominin mikro yönünü ele alan iktisattır. Mikroiktisat; tekil hane ve firmanın karar süreci ile bunların piyasalarda karşılıklı bağlantılarını inceler. Mikroiktisat, birey ve firmanın rasyonellik varsayımına uyduğu takdirde fayda ve kârı nasıl maksimize edeceğini açıklar. Kelime anlamı Yunanca da küçük demektir. Mikro, tüketim, tasarruf, yatırım gibi makro değişkenlerin parçalara ayrılıp incelenmesini ifade eder. Mikroekonomide iktisatçılar tek bir fiyat üzerinde incelemede bulunurlar. Mikroekonominin temel konuları tüketici ve firma davranışlarıdır. Bunun yanında tüketici bireysel ekonomik kararların oluşturulması, kaynak dağılımı,fiyatlar, üretim ve gelir dağılımının belirlenmesi de bu konular arasındadır. 

Makro iktisat ise; Milli gelir, İstihdam, Para, Genel fiyat düzeyi,Bankacılık sistemi, İhracat - ithalat, Döviz kuru, Enflasyon ve Büyüme ve Gelişme gibi Makro kavramları analiz eden iktisat bilimidir. Makro iktisat çok sayıda hane, firma ve piyasayı eşanlı etkileyen ekonominin tümüne ait gelişmeleri inceler. Makro, Yunancada büyük anlamına gelir. Kısacası; Makro iktisat ekonominin tamamını inceler. makro iktisadın çıkış noktası ekonominin tamamı açısından harcama ve gelir akımlarının incelenmesidir. Ekonomiyi iki ana kısımda incelemek her zaman bize basitlik sağlayacaktır. Bu ekonomik kısımlar ise; üreticiler ve tüketicilerdir. Makro ekonomide iktisatçılar çoğunlukla genel fiyat düzeyi üzerinde dururlar. Sonuç olarak; İktisadı her insan kendisi için özel bir alan olarak görmeli ve bu bilim üzerine kendini sürekli geliştirmelidir. Her türlü ekonomi ve bilim-teknik üzerine yazılı olan makale ve dergileri sürekli takip etmeli ve onlardan bir şeyler kapmaya çalışmalıdır. Ekonomi ve bilim üzerine yapılan Ulusal ve Uluslararası konferansları kaçırmamaya çalışmalıdır. Elinden geldiği kadar bilinçli bir birey olmaya gayret göstermelidir. İktisadi veya ekonomik terimlerin ne anlama geldiklerini de öğrenmeye gayret etmeli ve ekonomi üzerine yayın yapan Televizyon kanallarını izlemeye devam etmelidir. Her alanda kendini geliştirmeye çalışmalı ve geliri ile gideri arasında dengeyi nasıl sağlayacağını çok daha iyi öğrenmeye çalışmalıdır. Hayatına bütçe kavramını sokmalı ve bu alanda kendini geliştirmeye çalışmalıdır. Her türlü bilimsel yeniliğe, gelişmeye ve sürdürülebilir kalkınmaya açık olmalıdır.  

HEDEF! İKTİSADİ BİR ŞEKİLDE, EN MÜKEMMEL SEVİYEDE, BİLİNÇLİ BİR TOPLUM OLARAK YERYÜZÜNDE YAŞAYABİLMEK OLMALIDIR..

(kadirdeveci78@gmail.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

KELEBEK