30 Eylül 2014 Salı

KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜNÜ BİTİRMENİN FAYDALARI







Kamu Yönetimi demek; Devleti tamamen kapsayan bir anlayış olup, Devlet yönetiminde çok büyük pay sahibi olmaktır. Yani Devlette hemen hemen her kademede, her aşama ve basamakta çok önemli görevler alabilmektir. Bu görev en üst düzeyden başlayıp en alt düzeye kadar iner.  

Gerçekten de devlet düzeyinde bir yerlere gelebilmek ve kariyer sahibi olmak için de özellikle kamu Yönetimi bölümünü okumak gerekmektedir. Kamu Yönetimi okuyabilmek için öncelikle bir öğrenci; üniversite sınavına girerek, başarılı bir performans göstermek suretiyle,  çok güzel bir puan alarak, istediği herhangi  bir üniversiteyi veya Kamu Yönetimi Bölümünü tercih ederek, ÖSYM tarafından yerleştirmesi yapıldıktan sonra, artık Kamu Yönetimi Bölümü öğrencisi olma şerefine nail olur. Ancak bu bölüm İİBF çatısı altında bulunmaktadır. Bu bölümün dersleri ise Kamu Maliyesi, İdare Hukuku, Anayasa Hukuku, Bütçe, Borçlar Hukuku, Kamu Yönetimi, Siyaset Yönetimi gibi daha bir çok derslerdir. Bu dersleri hakkıyla öğrenen bir Kamu Yönetimi öğrencisi, artık bu bölümü bitirme şerefine ulaşır. Bu bölümü bitirebilen öğrenci ise; Eğer Kamuda işe girmek isterse KPSS adı altında bulunan ÖSYM'nin yapmış olduğu merkezi sınava girmesi gerekir. Bu sınava giren öğrenci ise; sınavda sorulan soruları çok güzel irdeleyerek tek tek cevaplandırmak suretiyle en yüksek puanı almaya çalışır. KPSS sınavını hakkıyla tamamlayan bir öğrenci aldığı en güzel puanla artık istediği yeri ve kurumu tercih etmeye başlar. Tercihini yaptıktan sonra ÖSYM bu öğrencinin atamasını yapar. Bu şekilde öğrenci; istediği bir Kamu Kurumunda memuriyet görevine başlamış olur. Birde bunların daha üst bölümleri vardır. Onlarda yine öğrenci KPSS den üst düzey bir puan alması ve bu şekliyle Kaymakamlık, Uzmanlık, Kamu Denetçiliği, Müfettişlik gibi üst düzey kurumların kendi iç yönetmeliklerine göre yapmış olduğu sınava girerler ve bu sınavdan da üst düzey bir puan alarak kurumların yaptığı sözlü sınava girerler. Sınav sonucuna göre atamalar gerçekleştirilir. Kamu Yönetimi mezunu bazı öğrenciler ise; İster kendi Üniversitesinde isterse başka üniversitelerde, akademik kariyer yapmaya veya buralarda öğretim görevlisi veya araştırma görevlisi olarak görev alırlar. Kariyerini bu şekilde devam ettirir. Ancak üniversitede görev alabilmesi için öncelikle; ÖSYM'nin yapmış olduğu ALES sınavına girerek, bu sınavdan çok iyi bir puan alması ve üniversitenin Öğretim Elemanı veya Araştırma Görevlisi alım ilanını takip etmesi gerekir. Bu şekilde herhangi bir üniversite veya kendi bitirdiği üniversite öğretim elemanı alım ilanını yaptığı zaman hemen başvurusunu yaparak üniversitenin gerekli gördüğü evrakları hazırlar. Daha sonra üniversiteye veya hangi birime alım yapılacak ise oraya başvurusunu yapar. O birim ise belirli gün ve saatte alınacak bölüm için yazılı ve sözlü sınav yapar. Sınavlar sonucunda başvuru yapanların aldıkları puanlar ilan edilir. Bu puanlar ise en yüksekten aşağı doğru olur. Ve başvuranlar içinde en yüksek puanı alandan başlayarak bir alım işlemi yapılır. Bu şekilde Üniversitedeki görevi başlamış olur. 

Sonuç olarak; Kamu Yönetimi Bölümü gerçekten gençler ve yeni yetişmekte olan tüm öğrenciler için oldukça revaçta olan bir bölümdür. Devlette bir yerlere gelebilmek kademe veya derece almak isteyenlerin muhakkak tercih etmesi gereken bir bölümdür. Çünkü bu bölümü bitirenler kamuda aklınıza gelebilecek tüm birimlerde en alt kademeden tutun da en üst kademeye kadar çalışabileceklerdir. 


Ne mutlu Devleti ve Milleti için çalışanlara....


(kadirdeveci78@gmail.com)

29 Eylül 2014 Pazartesi

İİBF MEZUNU OLMAK VE GELECEK İÇİN MÜCADELE ETMEK





İİBF mezunu olmak öyle herkese nasip olmaz. Kim olursa olsun İnsan gerçekten de bitirdiği bölümün kıymetini çok iyi bilmeli ve ona göre hareket etmelidir. Ülkemizde son yıllarda yetişmiş İİBF mezunu, çok değerli akademisyenler ( Öğretim üyesi, Öğretim görevlisi, Araştırma görevlisi vs.)  hem devlet hem de özel sektörde çok iyi yerlere gelmiştir. Bu durum gerçekten takdire şayandır. Peki İİBF dendiğinde bir insanın aklına neler gelmektedir. Bu durumu en güzel şekilde irdelemek gerekmektedir. 

Öncelikle; İktisat bölümünden başlamak daha isabetli olacaktır. İktisat yani ekonomi dendiğinde aklımıza ne gelmektedir. İktisat demek ekonomi demektir. Ekonomi de kendi içinde çeşitli bölümlere ayrılır. İktisat veya ekonomi sayısal temellere dayanır. Yani Matematik kökenlidir. Matematik bilgisi zayıf olan birisi, İktisat bölümünü okumakta zorlanabilir. Onun için öncelikle matematik yönünden kendini geliştirmiş olanlar iktisat bölümünü okumakta zorlanmaz. Çünkü bu bölüm matematik içerikli olduğundan, sayısal yönü zayıf olanlar için bu bölümü bitirmek zor olur. Bazı üniversiteler İktisat bölümlerini İngilizce olarak okuturlar. Yani burada İktisat okumak isteyenlerin İngilizce bilgisi de olması gereklidir. İktisat bölümü incelendiğinde aslında her vatandaşın bilmesi gereken çok önemli konuları ve bilgileri ihtiva eder. Bu bilgileri öğrenmek aslında çok ama çok keyif vericidir. O kadar muhteşem bir bölümdür ki gerçekten insan okumaya veya uygulamaya doyamaz. 

Diğer bir bölüm ise İşletme bölümüdür. Bu bölüm genel de özel sektöre yönelik olup, bölümü bitirmek çok da zor değildir. Bu bölümü bitirenler özellikle, kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekir. Aslında bu durum tüm bölümler içinde geçerlidir. Ama bu bölümde özellikle İngilizce veya birçok dili öğrenmeyi gerekli kılmaktadır. Bunun yanında yöneticilik ve liderlik özelliklerini çok iyi geliştirmeleri gereklidir. Özellikle İnternet dünyasını, gelişim ve ilerleme yönünü artı  olarak sürekli yenileme (inovasyon) açısından kendini yetiştirmeye devam edecek. Yani daima modernleşme içerisinde olmalıdır. Teknolojik gelişmeleri sürekli hiç vakit kaybetmeden takip etmelidir. 

Diğer bir bölüm ise Kamu Yönetimidir. Bu bölüm ise genelde kamuya yönelik olup, bölümü bitirenler özellikle Kaymakam, Vali, Belediye Başkanı, Uzman, Şef, Müdür, Memur vs. birçok devlet kurumundaki bürokratik yapının oluşumuna önemli katkıda bulunur. Bu bölümü bitirenler Öğretmen olarak da atanabilirler. Yani Yerel Yönetimler öğretmeni olabilirler. Ama bilindiği kadar atama olayı çok sınırlı olmaktadır.   

Bu bölümün daha birçok avantajı vardır. İçerisinde çok çeşitli bölüm olmakla birlikte, bir İİBF mezunu akademik kariyerde rahatlıkla yapabilir. Üniversitelerde Öğretim Görevlisi, Okutman vs. daha birçok alanda görev yapabilirler. Kendilerini yetiştirdikleri sürece en iyi yerler onlarındır. 

Bu bölümün mezunları kendi aralarında iş birliği içinde de olabilirler. Böylelikle hem güçlü olurlar, hem de seslerini daha yüksek şekilde çıkartabilirler. Böylelikle İİBF mezunları Türkiye de örgütlü bir hale gelerek, her alanda söz sahibi oldukları gibi, kendilerini de her zaman en iyi ve en güzel şekilde ifade eder. 

Ne mutlu !! İİBF okuyup da bu güzel bölümlerden mezun olabilenlere ve darısı da bu bölümde okumak isteyen tüm gençlerimize, yeni nesillere.. Haydi!! Durma artık, her zaman daha ileri, daima ileri, hızla ileri... 

(kadirdeveci78@gmail.com)

25 Eylül 2014 Perşembe

BİLGİ YARIŞMALARI İNSANLARA NELER KAZANDIRIR ?

Son dönemlerin en popüler olan programlarından bir tanesi de bilgi yarışmalarıdır. Bu yarışmalar insanlara hem madden, hem manen birçok fayda sağlamakta ve toplumu bilinçli bir hale getirmektedir. Ayrıca bu yarışmalar, bilginin ne kadar değerli olduğunu bizlere en güzel şekilde göstermektedir. 

Bu yarışmalara gerçekten toplum tarafından bayağı bir rağbet gösterilmekte olup, karşılığında bu yarışmalar da insanları madden çok güzel ödüllendirmektedir. Bu bilgi yarışmaları içinde özellikle kim beş yüz milyar ister yarışması daha çok öne çıkmakta olup, Joker yarışması da buna paralellik gösterir. Bu yarışmaların en güzel tarafı da toplumdan herkesin yarışmaya katılıp bilgisi ile kendini gösterebilme imkanı bulması, gerçekten de kayda değer bir durumdur. Bu durum insanlar arasındaki uçurumları kapatmaya yaramakta ve bilgisi ile en güzel şekilde onura edilmektedir. Bu şekilde bu yarışmalar ülkenin er kesiminde insanlar tarafından izlenmekte olup, bilginin geniş bir kitleye ulaşması başarı ile gerçekleşmektedir. Gerçekten de bu bir toplum için çok fayda sağlayan bir durumdur. Bu şekilde toplumun her kesimi bilgi ile daha çok güçlenmekte ve ileri toplum olabilme yolunda bir aşama katetmektedir. 

 Eğer bir kişi bilginin efendisi olmak istiyorsa çalışmanın kölesi olması gerektiği sözünden hiç ayrılmayarak daima çalışan ve üreten bir toplum olmak zorundadır. Bir kişinin ilerleyip bir yerlere gelebilmesi için bilgiye ve birikime ihtiyaç duyacaktır. Bilgi hiç şüphesiz ki okuyarak,araştırarak ve elbette sorarak öğrenilir. Hiç bilen ile bilmeyen bir olur mu ? sözü ile de bilginin önemine dikkat çekilmek istenmektedir. 

İşte tüm bu nedenlerle TV dünyası insanlarımıza çok güzel yardımcı olmaktadır. Bunlar tabii ki bilgiye ve kültüre gereken önemi vererek yapılmaktadır. Tüm bu yapılanlarla toplum aydınlanma dönemine girmekte olup ilerisi için bir umut taşır hale gelir. Şüphesiz ki hiç bir zaman umutsuz olmamalıdır. Her an umut içinde başarıdan başarıya koşmalıdır. 

Şu da hiç bir zaman unutulmamalı ve kulağımıza küpe olmalıdır. UMUT UYANIK İNSANIN RÜYASIDIR. 

TEBRİKLER 500 milyar kazandınız!!!! 

(kadirdeveci78@gmail.com)

MATEMATİĞİN BÜYÜLÜ DÜNYASI

Kökeni çok eski yüzyıllara dayanan tarihsel bir bilimdir matematik. Matematik; çok önemli bilim adamları yetiştirmiş ve yetiştirmeye de halen devam etmektedir. Bu bilim dalının gerçekten çok büyülü bir dünyası vardır.İnsanlık tarihinin gelişmesinde çok büyük katkılar ortaya koymuş ve insanlığa her zaman yol göstermiştir. 

Pisagor, Öklit ve daha birçok ünlü bilim adamları matematiğin gelişimine çok büyük katkılar sunmuştur. Matematik diğer bilim dalları gibi kendi içinde bölümlere ve konulara ayrılmıştır. Matematiğin en önemli bölümlerinden birisi Geometridir. Geometri gerçekten çok sevilen bir alandır. İçerisinde üçgenler,daire,kare,dikdörtgen,küp,prizma,koni gibi daha birçok konuyu barındırır. Hepsinin de kendi özel formülleri mevcut olup, hesaplamalarda formüller üzerinden sonuca gidilir. Bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece olduğunu matematikle ilgilenen herkesin bilmesi gayet doğaldır. Bu ve buna benzer örnekleri elbette çoğaltmak mümkündür. 

Matematik her yönüyle insana keyif ve uygulama zevki verir. İnsan matematikle ilgili soruları çözdükçe ulaşılması güç bir mutluluk ve sevinç duyar. Matematik içerisinde gerçekten çok büyülü bir dünya barındırır. Bu dünyaya bir giren pişman, bir de girmeyen pişmandır. Bu mutlulukları ancak matematiği bir yaşam biçimi haline getirenler hisseder. Matematik biz insanlar için ilkokulda sayılarla başlar ve ilkokulun sonunda ortalama bir düzeye gelir. Daha sonra ortaokul yıllarında bir üst düzeye çıkar. Bu tabii ki öğretmenlerin sabır ve gayreti ile mümkün olmakla birlikte, eğitim müfredatının şekli ile de ilgilidir. Bu şekilde Lise düzeyine gelen bir öğrenci artık Üniversite hazırlık evresine gelmekle, ileri seviye matematik konularını da öğrenmiş olur. Özellikle İntegral,Türev, Determinant, Matris, Tümevarım, Trigonometri, Logaritma, Karmaşık Sayılar, Analitik Geometri vs. bunların başlıcalarıdır. 

Bu konularla üst düzeye gelen bir matematik öğrencisi artık üniversite sınavlarına hazır hale gelmiş olur. Artık; bundan sonra öğrenci üniversite sınavına girerek istediği iyi bir bölümü gider. Kazandığı bölüme göre de matematik derslerini görmeye devam eder. Buradan mezun olan bir öğrenci ise; bölümüne göre artık KPSS hazırlığına girer ve burada da yine matematik konularına çok iyi şekilde çalışır. Bu iyi çalışmanın sonucu öğrenciye KPSS sınavından iyi bir almasına ve neticede istediği bir Kamu Kurumunda bölümü üzerine veya memur olarak işe başlamasına vesile olur. Özellikle akademik kariyer yapmak isteyen bir öğrenci için de ALES sınavı önem arz etmesi münasebetiyle, bu sınavda da çok iyi derecede matematik bilgisine ihtiyaç duyulur. Ve öğrenci bu sınavda özellikle muhakeme yeteneğini çok iyi kullanması gerekir. Bu sayılanlara artı bir de ileri düzey matematik vardır. Bu daha çok marjinal bir durum arz eder. 

Matematik her zaman, her yerde, her alanda karşımıza çıkan önemli bir bilim dalıdır. Bu bilimi iyi anlamalı ve hayatımıza en güzel şekliyle tatbik etmeliyiz. Matematiği küçükten büyüğe tüm topluma sevdirmeliyiz. Burada Özellikle Milli Eğitim Bakanlığına ve öğretmenlere veya eğitmenlere çok işler düşmektedir. Matematiği el birliği ile sevelim sevdirelim, toplumda yeni bir eğitim hamlesi başlatalım. Bu hamleyle Milletimiz Dünyada en ileri toplumlar düzeyine veya gelişmiş milletler düzeyine çıksın. Bizde Millet olarak bunun keyfini ebediyen sürelim. 

HAYDİ DAHA ÇOK ÖĞRENMEYE VE ÖĞRETMEYE......

(kadirdeveci78@gmail.com)

18 Eylül 2014 Perşembe

2014-2015 DÖNEMİ EYLÜL AYI ÖĞRETMEN ATAMALARI

Her yıl olduğu gibi gerçekten bu sene de öğretmen adayları büyük bir süprizle karşılaşarak, yeni bir eğitim öğretim yılının başında, atamaları yapılmak üzere. Bu onlar için gerçekten bulunmaz bir nimet, çok kıymet bilinecek harika bir durumdur. Ha bu atamalar yeterli mi, hayır yeterli değil. Yine de; bizler ve adaylar için gerçekten sevindirici bir haberdir. 

Bazıları çok ağır bir şekilde eleştirse de, bir bakıma bugüne kadar birçok öğretmen adayı, bu sevinci yaşamaya devam etmiştir. Hemen her yıl bir sürü öğretmen ataması yapılmıştır. Gerçekten bu durum adaylar için çok büyük bir şanstır. Diğer taraftan, KPSS sınavına girip te iyi puan alan birçok arkadaş, yıllardır atama için beklemekte olup, halen istedikleri yerlere atanmamıştır. Atansalar dahi, atanmaları çok meşakkatli olmuş ve olmaya da devam eder. Yani bir nevi  öğretmenler her yönden diğer KPSS sınavına girmiş arkadaşlara göre, çok ama çok şanslıdır. Her yıl muhakkak birçok öğretmen adayı, atanma şansı yakalamaktadır. Bunun altını kalın puntolarla çizerek belirtmek gerekir. O yüzden burada veya bu noktada  fazla söze de hacet olmamalıdır.  

Eğer sen KPSS sınavlarına iyi bir şekilde çalışıp, üst düzey bir puan alırsan, kimse senin atanmanı engelleyemez. İş adayın kendisinde bitmektedir. Bir öğretmen adayı; öncelikle oturup, genel yetenek ve genel kültür konularını, çok ama çok iyi bir şekilde çalışarak, kendini çok üst düzeye getirmeli ve üzerine de özellikle altını kalın puntolarla çizerek belirtmek gerekirse, eğitim bilimlerini sular seller gibi öğrenmelidir. Burada eğitim bilimlerine özellikle vurgu yapmak gerekir. 

Bir öğretmen adayının olmazsa olmazıdır. Onun için çok ama çok önemlidir. Bundan kaçış yoktur. Eğer sen tam manasıyla derslerine çalışıp ALLAH TEALADAN DA en hayırlısını dilersen, kimse senin kısmetini nasibini engelleyemez. Sen tam manasıyla sınavına konsantre olduktan sonra, kimse senin öğretmenlik hakkını yiyemez. 

Eğer sen inanırsan ve derslerine sıkı bir şekilde çalışırsan, aşılmayacak hiç bir şey, hiç bir engel önünde duramaz. 

İste,inan ve senin olsun. 

Bir öğretmen vardı, ne hallerde yaşardı, 
Bir öğretmen vardı, hayatını çocuklara adadı, Bir öğretmen vardı, ne yer ne içer anlaşılmadı, Bir öğretmen vardı, vatanı çocuklara en iyi o anlattı, 
Bir öğretmen vardı, geride muhteşm bir, hoş seda bıraktı, 
Bir öğretmenin hayatı tüm insanlığa her zaman ve her şekliyle örnek ve ilham kaynağı olmalıdır. 
Dürüstlüğünden hiç bir zaman taviz vermemelidir. 
Öğretmenliği gerçekten severek ve isteyerek yapanlara ne mutlu. Bu yolculuk onların gelecekte altın nesillerin yetişmesinde önemli bir adım. 

Hayat yolculuğunda yollar o kadar da güllük gülistan değil. Yolda karşımıza iyiler de çıkar, kötülerde önemli olan iyiyi kötüyü ayırt edebilmekte. 

Bilinçli, yararlı, merhametli, saygılı insanların yetişmesinde en önemli görev şüphesiz ki öğretmenlerindir. 

Ben severim ve sayarım senin gibi ilim adamını, Kimseler söz söylemez sana, her zaman yalnız kalsan da, 
Ben koşarım senin yanına, seni yalnızlıktan alıkoyarım, 
Her zaman dürüst ve doğruluk için bir anıtsın benim yanımda, 
Tüm öğretmenlere ve öğretmen adaylarına bu önemli dava yolunda başarılı olma temennisiyle... 

Sevgiyi, şefkati, merhameti, iyiliği, güzelliği, doğruluğu eksiksiz çocuklara aşılamanızı tüm millet canı gönülden beklemekte, yolunuz açık, ufkunuz gökler olsun.....

(kadirdeveci78@gmail.com)

İNANMAK BAŞARMANIN YARISIDIR

Hayatımızda ne olursa olsun her durumda her şartta kendimizi umutsuz hissetmemelidir.  Her daim umutlu ve mutlu olmaya özellikle gayret ederek, huzur içinde yaşamalıdır. 

İnanmak hayatımız boyunca gerçekten çok önemlidir. Her zaman hayatta başarılı olmak, en önemli hedeflerden biri olmalıdır. Şüphesiz ki; bu hayatta hiç kimse mutsuz ve zor şatlarda yaşamak istemez. İnanan insanların her zaman bir hayali olmuştur. Bu hayal onların ayakta kalmaları için bir sebeptir. Etrafımıza baktığımız zaman gerçekten her şeyin toz pembe olmadığı aşikardır.  İyi ve güzel şeylerin yanında olumsuz ve kötü durumlarda mevcudiyet göstermektedir. İşte bu noktada insana öyle bir iş düşmektedir ki; insan bu durumu lehine çevirecek gerekli tüm donanıma sahip olup, elindeki tüm nimetlerin kadri kıymetini her zaman çok iyi bilmelidir. Bunların başında pozitif düşünce gelir. İnsan hayatına olumlu ve pozitif düşünme şeklini tam olarak sokmak zorunda olup, kendini bu yönde geliştirmelidir. 

Hayatta her daim inanarak ve güven içinde yaşamaya çalışmalı, kendimizi daima MUTLU, UMUTLU VE HUZURLU hissetmelidir. Negatif düşünce, görüş veya konuşmalardan kesinlikle çok uzak durmalı ve pozitif düşünce sistemini hayatımıza en güzel haliyle uygulamaya çalışmalıdır.  


İSTE, İNAN VE OLSUN !! 

(kadirdeveci78@gmail.com)

16 Eylül 2014 Salı

2014-2015 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILININ COŞKUYLA BAŞLAMASI

Yeni bir eğitim ve öğretim dönemine girerken, tüm öğrenciler ile velileri yeni bir heyecana, yeni bir başlangıca hep birlikte merhaba dediler. Tabii burada veliler için pek iç açıcı konuşmak doğru olmayabilir. Çünkü veli olmak her şeyden önce çok büyük sorumluluğu beraberinde getirir. 

Bir veli, evladının üstünden başından tutunda, evladının her şeyine varıncaya kadar A dan Z ye ilgilenmesi gerekir. Evladının yüzünü her zaman güldürmeli, onu mutlu etmeli ve ciğer paresini her zaman koruyup kollamalıdır. Evladına, onun yanında olduğunu her zaman hissettirmeli ve onu sevgi ve şefkatle ile kucaklamalıdır.Çünkü bir evlat çok kolay dünyaya gelmiyor. Nice insanlar var ki bir evladım olsun diye kamyon dolusu para döküyorlar. Bu yüzden elimizdeki bu güzel bahşedilen varlığın kıymeti kadriyesini iyi bilip ona göre hareket etmeliyiz. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti hemen hemen tüm yurtta eğitime büyük destek vermekte olup, yeni sistemde öğrencilerin yanında olmaya devam etmektedir. Yeni sistem derken şunu belirtmeliyiz ki Milli Eğitim Bakanlığı sürekli yeni sistemler uygulamaya çalışmakta olup, halen kalıcı bir sisteme geçilememiştir. Bu aslında çok önemli bir sorundur. 

Öğrenciler önlerini tam olarak görememekten şikayet etmektedir. Örneğin geçen seneden beri bir dershane tartışmasıdır, halen devam etmektedir. Yani bu ülkede tam anlamıyla kalıcı bir eğitim sistemini devreye sokmanın zamanı gelip geçmektedir. Özellikle akademisyenlerin bir araya geldiği bir çalıştayda bunların gündeme getirilip, tartışılması ve kesin bir çözüme ulaştırılması gerekmektedir. Gerekirse; bunu kamuoyunun önüne sunup, orada da belli bir süre tartışılıp, bunun üzerinden bir sonuca doğru gidilmelidir. Yani bir nevi vatandaşın veya öğrencilerinde fikri sorulmalıdır. Onların düşünce ve fikirleri iyice analiz edilip ona göre bir değerlendirmede bulunulmalıdır.

(kadirdeveci78@gmail.com)

15 Eylül 2014 Pazartesi

KPSS NASIL KAZANILIR? İŞTE SİZE FORMÜL

MUTLULUK VE SEVGİ








Kamu      Personeli       Seçme        Sınavı

KPSS'yi kazanmak herkesin hayalidir. Ancak bu hayali gerçekleştirmek o kadar da kolay değildir. Bu sınavı kazanmak için hakikaten gecesini gündüzüne katan, soluk almaksızın var gücü ile çalışmayı kendine şiar edinen, bir çok KPSS adayı vardır. Bu noktada şunlar kesinlikle hiç bir zaman akıldan, fikirden çıkarılmamalıdır. "Çalışan her zaman kazanma yolunda kocaman bir adım atmıştır." Büyüklerinde dediği gibi; İlmin başı soğandan acı, sonu ise baldan tatlıdır. İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmiyorsan ya nice okumaktır. İşleyen demir ışıldar. Çalışmak demek başarı yolunun güvenliğini veya kontrolünü sağlamaktır. Çalışan kişi hiç bir zaman yolda kalmazmış. Hiç çalışanla çalışmayan bir olur mu ? Çalışan ovaları, platoları, tepeleri, dağları önüne ne gelirse hepsini hiç yılmadan usanmadan aşmış. Karınca gibi çalışmak. Arı gibi bal yapmak gerekir. 

Şimdi gelelim bu sınavdan neden istenilen neticeyi alamama durumlarına. Burada üzerinde en çok durulması gereken kritik sorular şunlar olmalıdır. Öncelikle; günlük olarak bir insan düzenli, planlı ve programlı çalışmalar yapabiliyor mu ? Veya istenilen düzeyde ne kadar çalışabiliyor ? Eğer; tam manasıyla çalışıyorsa, çalışmalardan ne kadar verim alabiliyor ? İşte; bir KPSS adayının öncelikle, kendisine sorması gereken sorular, bu şekilde olmalıdır. Burada ki en önemli püf nokta; kişinin gireceği tüm sınavlarda, özellikle de bahse konu KPSS sınavı için; kendini psikolojik, fiziksel ve ruhsal olarak tam anlamıyla hazır ve nazır hissetmesidir. Yani mental veya zihinsel olarak pozitif ve muhakkak ki olumlu düşünce sistemi içerisinde olmaya maksimum gayret göstermelidir. İşte; bu konu üzerine önemli ipuçları. Eğer; bir KPSS'ye hazırlanan kişi, aşağıda sayılanları, yapabilme istikrarını gösterebilirse, işin yüzde % 90'ı tamam demektir. Yani KPSS'yi cepte görebilir. Özellikle bazı KPSS'ye hazırlanan öğrenciler; Sayısal kökenli olduğu düşünüldüğünde, bunların sözelcilere göre daha sıkı bir çalışma programı yapması gerekir. Sözel bölüm üzerine olanlar da tekrarı oldukça fazla yapmaya gayret etmelidirler. Ne kadar çok tekrar o kadar başarı anlamına gelir. 

Öncelikle bir KPSS'ye hazırlanan kişi; kendisini sürekli deneme sınavına tabii tutacak. Bu deneme sınavını kişi kendi kendine de yapabilir veya bir sınav yapan dershanenin deneme sınavlarına girmek suretiyle de meseleyi halletmiş olur. Burada vurgulanmak istenen önemli nokta, kişinin kendi durumunun ne olduğu, yani hangi seviyede olduğunu görmektir. Kişi bu deneme sınavlarında zamanı iyi kullanma stratejilerinin yanında, öncelikle kendine kolay gelen soruları yapamaya çalışacak, eğer sözelci ise, önce sözel bölümü hızlıca çözecek ve sayısal bölüme geçecektir. Eğer sayısalcı ise bu bölümde ki öncelikle yapabildikleri soruları, çok hızlı bir şekilde yapacak ve zor olanları sonraya bırakacaktır. İşte en önemli nokta burada başlıyor. Örneğin Matematik bölümünde Geometri ile ilgili bir üçgen sorusunu ele aldığımız vakit; sınava giren kişi Geometri de özellikle temel bilgileri çok  ama çok iyi bilecek, örneğin bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece olduğunu kesinlikle tam olarak bilecek. Buradan hareketle, sınava hazırlanırken tüm genel yetenek ve genel kültürle alakalı temel bilgileri, tam ve eksiksiz olarak öğrenecek. Bunlar üzerine de bol bol deneme sınavları çözecek. Eksik gördüğü tüm konulara her zamankinden daha çok eğilim gösterecek. Sınava kadar ne kadar eksik gedik varsa bunların hepsini halletmiş olacak. 

KPSS zamanı gelmeden gireceği tüm deneme sınavlarında öğrenci; Soruları cevaplamaya başladığında; Soruyu mümkün olduğunca, rahat ve sakin bir kafayla analiz edecek, problemin sonucunu zeki ve pratik şekilde yapmış olacak. Bu öğrencinin bundan sonraki gireceği tüm sınavlarında genel prensibi olacak. Tabii burada en önemli noktalardan biri de zamanı iyi kullanmaktır. Sınavda zamanı en iyi şekilde değerlendirerek, sınavın sonunda zaman yönünden herhangi bir sıkıntıya düşmeyecektir. Sınav bittikten sonra tüm soruların cevaplarını çok iyi analiz edecek ve eksik, yanlış ve yapamadıklarını not alıp öğrenecek. Örneğin ne eksik? Şu anda diyelim ki coğrafyada bazı bölgelerin özellikleri tam olarak öğrenilmemiş. İşte burada yapılacak ilk şey bölgeleri sakin kafayla çalışmaya başlamak. Şimdi bu noktada özellikle bir insanın gün içinde ki haleti ruhiyesi de çok önemlidir. Hangi saatler ona daha çok hitap ediyor. İşte o saatlerde tamamen kendini dersine verecek ve eksik konuları tam olarak öğrenmeye çalışacak. Acele etmeye gerek yok böylelikle sınavdaki tüm eksikleri ortaya çıkacağı için; başlangıç olarak eksiklikler tamamlanacak ve tüm konular baştan sona en az asgari düzeyde 10 defa tekrar edilmiş olacak, her gün muhakkak tekrar edilecek. Örneğin geceleri saat:03.00 da çalışmaya başlanacak ve sabah ezanına kadar hiç durmadan çalışılacak. Eğer uyku gelirse derse biraz ara verilecek ve uyku tam olarak alınacak. Burada maneviyat da devreye girebilir, tabii ki ondan sonra insana en uygun düşen ders çalışma saatleri belirlenecek ve ona göre bir plan yapılacak, internet ve kütüphane gibi yerler sürekli araştırma merkezi şeklinde kullanılacak, her zaman kitap okumaya zaman ayrılacak. Eğer dershaneye giden bir öğrenciysek; öğretmenin anlattıkları muhakkak not alınacak ve evde tekrarı hiç durmadan yapılacak, anlamadığımız yerler her zaman öğretmenlere sorulacak. Günlük beslenme düzenli olarak yapılacak ve zihin açıcı yiyecekler ve içecekler muhakkak tüketilmeye devam edilecek. İşin en önemli tarafı da kişinin nefes kontrolünü tam olarak yapmayı öğrenmesi, yani doğru nefes alma tekniklerini hayatına tatbik edecek. Yani insan sınava hem madden hem manen hazır duruma gelecek. Her zaman sürekli pozitif olacak. Soruyu gördü mü, sorudan korkmayacak Bırak soru kendinden korksun, her soruyu muhakkak çözeceğim diyecek, zor soru yoktur. Tüm sorular çok kolaydır diyecek. Bunlar çok önemli noktalardır. Kendini mental veya zihinsel olarak hazır ve nazır hissetmelidir. Bir kağıda her zaman alabileceği en yüksek notu yazacak ve ben bu notu alacağım diye her gün sürekli tekrar edecek. Yani ben 100 alacağım diyecek, her gün sürekli başarı üzerine kendisini hazır edecek ve 100 alacağını yürekten hissedecek. Sürekli kendini mutluluk formatın da tutacak. Ben mutluyum, ben başarılıyım, ben her sınavdan başarı ile çıkarım diye sürekli tekrar edecek. Yani işi beyinde bitirecek. Hiç bir zaman ümitsizliğe kapılmadan sürekli kendini sınava konsantre etmesi gerekir. Zihinsel olarak hazır olmak. Yani ben bu sınavı kazanacağım diyecek. Günlük 1 saat bile çalışsan düzenli ve kontrollü çalış. Yani bir şeyleri anlayarak, onları özümseyerek çalış, ezbere değil, tam olarak anla........... 


İŞTE SİZE FORMÜL : 100 PUAN = SÜREKLİ KONU TEKRARI + BOL BOL SORU ÇÖZME + DAİMA POZİTİF OLMA + MUTLULUĞU TÜM HÜCRELERİNLE HİSSETME = KENDİNE; BEN BU SINAVI YÜZDE YÜZ KAZANACAĞIM DİYECEKSİN. SINAVDAN 100 ALDIĞINI TÜM KALBİNLE KABULLEN.

HEDEF MUTLAK GALİBİYET.

SON OLARAK; ŞUNUN ALTINI ÇİZEREK BELİRTMEM GEREKİR Kİ; BU DA 100 ALMAMIZI SAĞLAR. SINAVDA HİÇ AMA HİÇ BİR ŞEYİ DÜŞÜNMEYECEKSİN. SADECE AMA SADECE SINAVA KONSANTRE OLACAKSIN. YÜZDE YÜZÜNÜ YANİ HER ŞEYİNİ SINAVA VERECEKSİN.

SINAVIN BAŞINDA KENDİNİ SINAVLA AYNI MODA GETİRECEKSİN. SINAV BAŞLARKEN KENDİNİ HAZIR VE NAZIR KONUMA ALACAKSIN, SINAVA TÜM İŞTAHLA SALDIRACAKSIN, SINAVLA BİRLİKTE ŞAHA KALKMIŞ OLACAKSIN, BAŞLANGICI SÜPER YAPIP SONUCU DA MÜKEMMELE DÖNÜŞTÜRECEKSİN. SINAV ESNASINDA  HAYATIN DA BAŞKA HİÇ BİR ŞEY OLMAYACAK, SADECE SINAVA KONSANTRE OLACAKSIN VE KONTROLÜ HER ZAMAN ELİNDE TUTACAKSIN, SINAVDA  HİÇ BİR ŞEYDEN ETKİLENMEDEN, SINAVI TAM VE KUSURSUZ OLARAK BAŞARI İLE TAMAMLAYACAKSIN. İŞTE SANA SÜPER SONUÇ. TÜM SONUÇLARIN  HERKESE HAYIRLI UĞURLU OLMASI DİLEĞİYLE. 

ALLAHÜ TEALA HAZRETLERİ; HİÇ BİR SINAV ADAYINI MAHCUP ETMESİN. HER KPSS ADAYINA 100 ALMAYI NASİP EYLESİN. AMİN, AMİN, AMİN.... 

KPSS ADAYI ARKADAŞLAR!! BOL ŞANS... 

(kadirdeveci78@gmail.com)

11 Eylül 2014 Perşembe

KPSS HER İNSAN İÇİN BİR UMUTTUR






KPSS; Kamu Personeli Seçme Sınavı olarak bilinir. Bu sınav merkezi bir sınav olup, sınavı ÖSYM yapar. Bu sınavın ortaya çıkış nedenleri arasında, Kamuya memur alımlarının daha düzenli ve sistemli hale getirilmesi yatmakta olup, merkezi bir şekilde yapılması, her türlü ayrıcalığa karşı alınmış bir tedbirdir. Torpil ve benzeri durumları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bunda da başarılı olunmuştur.Bu sayede bir çok insan Devlet Kurumlarında en iyi yerlere gelme şansını elde etmiştir. 

Bildiğimiz kadarı ile bu sınavın ilk çıkışı DMS olmuştur. Yani Devlet Memurları Sınavı olarak tahminen 1999 yılı başlamıştır. Daha sonra bugünkü halini almıştır. Yani KPSS adı verilmiştir. Ülkemizde her yıl milyonlarca insan bu KPSS sınavına girerek, kendilerine Devlet Kurumlarında bir ekmek kapısı açılsın diye uğraşmaktadırlar. Bir insan düşünün ki; yıllarca ne emeklerle okumaya ve bir üniversiteyi bitirmek için çalışmış durmuş, üniversiteyi bitirirek, sonuçta, sıra bir işe girmeye gelmiştir. Bu iş, ister özel sektörde olsun, isterse kamu sektöründe, okuyan ve eğitim alan bir insanın en doğal hakkı olur. 

Netice olarak, tüm şartları taşıyan bir insan için, KPSS sınavına girmek çok doğaldır. Peki KPSS için ne yapmalıdır. KPSS için öncelikle sıkı bir çalışma süreci gerekir. Maddi durumu varsa, özel ders veya dershaneye gitmesi, kendisi için iyi olacaktır. Günlük bir plan yaparak, öncelikle bol bol konu çalışıp, bunun üzerine çok sayıda soru çözmelidir. Arada bir kendini, sınavda gibi hissederek KPSS sınavında çıkabilecek türde, sınav soruları çözmelidir. Özellikle bazı dershane ve yayınevlerinin yaptığı deneme sınavlarını kaçırmamalı ve bu sınavları tıpkı sınavdaymış gibi hareket ederek, soruları dikkatle çözmelidir. En önemlisi de, muhakkak konuları çok ama çok tekrar etmelidir. Ettekrerü ahsen velevkena yüzseksan sözü hiç unutulmamalıdır. Sürekli tekrar,tekrar.... 

Peki KPSS sınavında başarılı olabilmek için, genellikle hangi yayınları kullanmamız gerekir. Bu soruya verilebilecek en güzel cevap ise; Toplumun genel görüşüne göre,  özellikle Yargı, İhtiyaç, Karacan, Murat, Pegem, Uzmankariyer, Güvender, Yediiklim gibi, daha birçok yayınevinin KPSS için hazırlamış oldukları kitaplardan faydalanmalı ve bu yayınevlerinin yine hazırlamış oldukları, geçmiş yıllara ait sorulardan bol bol çözmelidir. Bu yayınevleri, ayrıca deneme sınavları da yapmakta olup, bu sınavları kaçırmamak gerekir. Burada isimlerini sayamadığımız firma veya yayınevleri de KPSS için çok önemli eserlere imza atmışlardır.  

Her ne şart altında olursa olsun tabii ki çok değerli yayınevlerimiz her zaman olduğu gibi bugünde yarında olmaya muhakkak devam edecektir. Ve insanlara çok  ama çok fayda sağlayacakları da kesindir.  Hepsine her zaman saygılarımızı sunmaya devam etmeliyiz. 

Burada ki en büyük amaç; insanların KPSS sınavını başarı ile kazanıp, Devlet Kurumlarında iyi bir yerlere gelebilmesidir. Bu amaca yardım edenlere ne mutlu. 

Gelelim KPSS sınav çeşitlerine. KPSS sınavları Ortaöğretim, Önlisans ve Lisans olmak üzere gruplara ayrılır. Birde Öğretmen kadrolar için vardır. Öğretmen adayları; eğitim bilimleri için, ayrıca bir sınava daha girerler. 

Burada A grubu kadrolar için olan sınava biraz daha dikkat çekmek gerekir. A grubu kadrolar, KPSS sınavını 3 bölümde tamamlarlar. İlk sınav tüm grupların girdiği, Cumartesi sabah olan sınavdır.  İşte A grubu kadrolar için, ayrıca alanları için pazar günü sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki sınav daha vardır. Birde unutmamız gereken bir sınav da Cumartesi öğleden sonra yapılan Yabancı Dil sınavıdır. Bu sınavda da yabancı dil seviyemiz ölçülmeye çalışılmaktadır.

Bu sınavların yukarıda belirttiğimiz gibi, hepsi de ayrı ayrı sıkı bir çalışma gerektiren ve bol bol soru çözerek sonuca ulaşılan sınavlardır. Bu sınavlarda özellikle zamana da dikkat etmek gerekir. Özellikle Yabancı Dil sınavının zaman yönünden çok yetersiz olduğu malumdur. Ayrıca konuları çok iyi analiz edip, birçok kaynaktan faydalanılmaya çalışılmalı ve çok değişik türden sorular çözülmelidir. Değişik bakış açılarına göre olan sorular da incelenmeli ve ÖSYM'nin bakış açısının bu tarzda  olduğu hiç bir zaman göz ardı edilmemelidir. ÖSYM ; hazırladığı sınav sorularında çok stratejik hareketler yaparak, ufak, ince ayrıntılara önem verip, adayın vermesi gereken cevabı küçük ayrıntı veya kelimelerde gizlediği de unutulmamalıdır. Yani soruyu okurken çok ince ayrıtıları göz ardı etmeden, dikkat kesilerek cevabı vermk en doğrusu olacaktır.  

Sonuç olarak; KPSS sınavını kazanmak isteyen bir kişi öncelikle şu noktaları tam anlamıyla yerine getirmelidir. İlk olarak konuları çok ama çok iyi bilmeli, ayrıca konuları her yönüyle çok iyi analiz ederek araştırmalıdır. İkinci olarak; çok değişik tarzlarda bol bol sorular çözmeli, soru çözerken muhakkak zaman değerlendirmesi yapmaya çok önem vermeli , sınav esnasında konsantrasyonunu bozacak her türlü etkenden kesinlikle etkilenmemeli ve kendini her tür ortamda soru çözmeye alıştırmalıdır. Özellikle sağlığına, beslenmesine ve dinlenmesine çok ama çok  büyük önem vermelidir. Sürekli psikolojik yönden kendini geliştirici, yani kişisel gelişim yönünde, kitap ve benzeri şeylerden oldukça çok faydalanmalıdır. Özellikle Psikolojik danışman veya rehber öğretmenlerinden destek almaya çalışmalıdır.

Son olarak; hayatta devamlı hedefi 12 den vurmaya odaklanmalıdır. Kendini her zaman pozitif olmaya adamalı ve ben bu işimi veya sınavı muhakkak kazanacağım demelidir.

Hayatımız olmuş bir sınav, Gel sende bu sınavla uğraş, Planlı, programlı doğru çalış, Her zaman başarıya, zafere ulaş. 

2014 Eylül ayında ( Tüm KPSS sınavları) sınava girecek olan tüm KPSS adaylarına canı gönülden başarılar dilerim . Durmadan bol bol soru çözmelerini özellikle tavsiye ederim. Hiç bir zaman geç değildir. Ne kadar çok çalışırsan karşılığını muhakkak alırsın. Lütfen hayatınızda  çalışmayı hiç bir zaman bırakmayın. Başarılar...... 

Arkadaş! Eğer başarmak istiyorsan hiç durma! 3 şeyi unutma. Çalış, Çalış, Çalış......

(kadirdeveci78@gmail.com)

9 Eylül 2014 Salı

COŞKUYLA KUTLADIĞIMIZ 30 AĞUSTOS BAYRAMI ARDINDAN YAŞANANLAR

Yine her yıl olduğu gibi bir 30 Ağustos Zafer Bayramını coşku ve sevinç içinde kutlama şerefine eriştik. Bizler için bu güzel bayramlar gerçekten; geçmişimizi hayırlarla yad etmemize, saygı ve rahmetle içerisinde geçirmeye çok büyük vesile oluyor. Özellikle geçmişimizden oldukça yüksek seviyede güç almamıza ve atalarımız gibi olmak için var gücümüzle çalışmamamıza önemli destek veriyor. 

Yurdumuzun genelinde bu muhteşem bayramımız gerçekten görülmeye değer bir şekilde devlet ve yerel yönetimlerimizin büyük katkılarıyla eğlenceli bir şekilde halkla iç içe bütünleşmiş olarak çok güzel kutlandı. Şöyle bir 30 Ağustosu bir hatırlamaya çalışalım. O büyük günde Büyük Ordumuz Büyük Komutan Mustafa Kemal önderliğinde tarihte eşine az rastlanır çok büyük bir zafere imza atarak Yurdumuzu düşman işgalinden kurtararak bugünlere huzurlu bir şekilde ulaşmamıza vesile olmuştur. O büyük günde gerçekten çok büyük kahramanlıklar yaşanmıştır. Nice Nice vatan evlatları şehadete ulaşma şerefine nail olmuş Kimi vatan evlatları ise Gazi olma şerefine nail olmuşlardır. Bunlar öyle makamlardır ki gerçekten ulaşılması çok zordur. 

Burada değinilmesi gereken bir konuda vatandaşlarımızın bu özel günü nasıl ifa ettiğidir. 30 Ağustos günü akşamleyin büyük ateşler yakılır ve silahların havaya ateşlenmesiyle doruk noktasına ulaşılır. Tabii burada ateşli silahlara dikkat etmek de gerekir. Herhangi bir insana zarar verilmemelidir. Ses çıkaran bir sürü patlayıcı maddelerle büyük küçük herkes bir şeyler yapmaya çalışır. Yani o günü büyük bir zevkle kutlama telaşındadırlar. Bu özel günde Yerel yönetimler konserler düzenlerler ve vatandaşları bu konserlere davet ederek onlarla birlikte eğlenmeye çalışırlar. Özellikle o gün için çeşitli etkinliklerde düzenlenir Mesela; güreş müsabakaları düzenlenerek ata sporunun gelişmesine çok büyük  katkıda bulunurlar.

Sonuç olarak böylesi değerli günleri en azından bizlere sağlayanlar anısına, hatırına en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmalı ve bu konuda tüm toplumu gereğinden fazla uyarmalıdır. Toplumu tarih bilinci veya geçmişini bilen bir millet olarak ayakta tutmaya azami gayret göstermelidir.  

(kadirdeveci78@gmail.com)

8 Eylül 2014 Pazartesi

KURBAN BAYRAMI GELİRKEN HAC HAZIRLIĞI

Kurban Bayramına şunun şurasında çok az bir zaman kalırken, hacı adayları da haç yolculuğuna hazır ve hacca gidecekler. Bizim ülkemizde de her yıl olduğu gibi bu yılda diyanet tarafından çekilen kuralar sonucu, kendisine hac yolculuğu çıkan vatandaşlar, bu kutlu yolculuk için son derece sabırlı bir şekilde bekleyerek, şevk ve heyecan içinde vazifelerini yapmaya gidecekler. 

Bu vazife ki; İslamın beş şartından biridir. Bu beş şartın ne olduğunu tabii ki her Müslüman gibi biz de biliyoruz bu beş şart peki neydi? Bunları beraber saymaya çalışalım. Namaz Kılmak, Oruç tutmak,Zekat vermek,Hacca gitmek ve tabii ki Kelime-i Şehadet getirmektir. Bunların içerisinde bulunan ve bizimde konumuzu oluşturan Hacca gitmek, gerçekten çok özel bir konudur. Bu konunun üzerinde biraz duracak olursak; öncelikle Müslüman olup da maddi durumu yerinde olan her insan için Hac fariza sini yerine getirmek uygun olacaktır. Bu vazife ki çok önem ihtiva eder.Hac vazifesini yapan bir insanın, artık kendisine hacı diye hitap edilmesi, büyük bir sorumluluk taşıdığından, hacca gidecek bir insan her yönüyle bu sorumlulukların bilince ve idrakinde olarak hareket etmelidir. Çünkü üzerine çok büyük bir mes'uliyet almış olur. 

Tüm bu nedenlerle kendini hazır ve nazır hisseden bir Müslüman, belli bir para karşılığında, bu para da özellikle yol parası ile konaklama masraflarını oluşturur. Özel olarak götüren firmalarında olduğu görülmektedir. Ancak Suudi Arabistan yönetiminin hac için bir kota uyguladığı da aşikardır. Yani her önüne gelen, elini kolunu sallayarak hacca gidemiyor. Netice olarak o kutsal topraklara ulaşan hacı adayları, kendilerine tahsis edilen yerlerde, kalarak günlük hac farizasini yerine getirmeye çalışırlar. Tabii ki bu hacıların başlarında rehber veya görevli hocalarında olduğu görülmektedir. 

Hac ta yapılması gereken tüm işlemlerini yerine getiren hacı adayları, kurbanı da orada geçirerek hacı olarak evlerine dönerler. Tabii burada hac vazifesini yapan insanlar, bir çok ibadet ve taati de yerine getirerek görevlerini ifa etmiş olurlar. Bunlara bir iki örnek verecek olursak Şeytan taşlama, kâbeyi tavaf ve daha birçok ibadet sayılabilir. Ama en önemlisi de Sevgili Peygamberimizin Kabri şeriflerini veya bastığı toprakları görmek ve onlara dokunmak çok büyük bir şereftir. Orası gerçekten çok önemli ve kutsal yerlerdir. Zaten tüm müslümanlar da bunun farkında olarak hac vazifelerini yerine getirirler. Allah herkese hakkıyla hacı olmayı nasip etsin.....

(kadirdeveci78@gmail.com)

HAYATTA DURMA İLERLE VE İLERLET

Yaşadığımız hayat inişler ve çıkışlarla dopdoludur. Peki bu ortamda yaşayan bir insan kendine nasıl bir yol çizmeli ve kimlerden destek almalıdır. Bunların çözümü olduğu gibi, çözülmesinde sorun yaşadıklarımızda olacaktır. Önemli olan problemlerle ne kadar mücadele verdiğimizdir. 

Bilinçli bir yaşam bizlere çok ama çok şeyler kazandıracaktır. Her tuttuğumuz yol bizlere sapasağlam bir güzergah sunacaktır.Hayatın içinde çok şeyle karşılaşıp çok yorulduğumuz anlar elbette olacaktır. Bunların altından kalkacak sistemi kendi dünyamıza tam manasıyla oturtmalıyız. 

Bir insanın yetiştirilme tarzından kaynaklanan birçok eksik ve kusurlu durumları muhakkak vardır. Toplumda zaten böyle yaygın bir hastalık mevcuttur. Aslında bir yönden bunun ucu eğitim sistemine değmektedir. 

İyi bir eğitim almış birey gelecek nesillere umut verir. Onların yetişmesine çok pozitif katkı sağlar. İşte bu noktada yetişme çağında bulunan çocuklarımıza pozitif bilimleri öğreterek onların bedensel ve zihinsel gelişimlerinde önemli katkılar sağlayabiliriz. Özellikle kişisel eğitimlerinde geliştirici psikolojik yönden üst seviyede bilgiler öğretmek onların çok faydasına olacaktır.

(kadirdeveci78@gmail.com)

GEÇMİŞİN SİLİNMEYEN İZLERİ










Geçmiş geçmişte kalmıştır önemli olan geleceğe bakmaktır. Ne kadar güzel bir söz değil mi? Ama biz bunları ve bunun gibi çok hoş sözleri atalarımızdan, büyüklerimizden sürekli duyarız. Uygulama var mı yok. Hangimiz bu sözlerin gereğini tam manasıyla yerine getirebiliyoruz diye sorar insan kendi kendine. Nafile ne kadar üstüne basa basa da söylense, altı kırmızı kalemlerle bastıra bastıra çizilmiş olsa da, elden gelen maalesef hiç  bir şey yok. İnsan değişmiyor. Dün nasılsa bugünde hep aynı insan. Yani değişime ayak uydurmuyor. Gelişip bilimsel ve kültürel zenginliğe ulaşmıyor. Bu hedefi yani gelişmeyi veya ilerlemeyi  acilen başarması gerekli insanın. Haydi ! Durma artık bir an önce harekete geç. 

Hayatta önemli olan; dünyanın neresi olursa olsun insan; tüm iyi ve güzel şeylerden çok güzel dersler almalı, sürekli hayat yolunda emniyetli bir ilerleme göstermeli ve bu doğru yolda olumlu olan tüm değişim ve yeniliklere adapte olabilmek için çok çalışmalıdır. 

Dünya o kadar hızlı hareket etmektedir ki ona ayak uydurmak gerçekten hayati derecede önemli bir fonksiyondur. Biraz şöyle bir geçmişe doğru yol alalım. Çünkü bu bizim değişmeyen gerçeklerimiz. Geçmiş bir çok anı ve hatıralarla dolup taşmaktadır. İnsan bir geçmişe dönüp baktığında içi cız eder. Örneğin yaşı 10. Bu yaş nasıl geçer nasıl 11 olabilirim diye düşünür durur. Ama bir bakmış ki günler,aylar,hatta yıllar bir anda geçip gitmiş yaş olmuş yirmi nasıl geçti değil mi insan içindeyken geçmek bilmez. Her şey öyledir. Okul, askerlik, çalışma hayatı, zor gelen durumlar ve daha bir çok şey sayılabilir. İnsan düşünüyor da gerçekten nasıl yaşadı bunca yıl macera içinde geçen bir hayatı.Bazen aklına önemli bir anısı takılıyor ve düşünüyor. Bu durumun nasıl bir şekilde atlatıldığını, kendine göre yorumluyor. Olumlu olanları tabii ki kendine mutululuk hissi veriyor. Ama olumsuz taraflar ise; gerçekten insanın içi burkuluyor. Neden ben bunu şu şekilde doğru olarak yapmadım diye hayıflanıyor. 

İşte bu noktada önemli bir söz olan "tarih tekerrürden ibarettir"sözü insanın kafasına dank ediyor. Öyleyse neden yine yine aynı yanlış olan durumlara insan kendi kendini düşürüyor. İlginç değil mi ? İşte bu yüzden, hayattan iyi dersler alıp, her zaman doğruluk üzerine bir mecrada yol almak insan için kaçınılmaz bir durum olmaktadır. 

Hayat olumlu ve olumsuz şekilde her şeyi ile bambaşka güzellikler içerisinde, kendine biçilen ömür zarfında düzenini devam ettiriyor. Bizler bu ömür sermayesini çok iyi değerlendirip, içinde bulunduğu anın farkında olarak yaşamak ve o anı maksimum düzeyde tutarak, aydınlık yarınlara daha geniş bir pencereden,pozitif bakarak,dünayada en muhteşem mutluluğa ulaşmalıyız. 

Pozitif düşünce ve hareket sistemini hayatımıza nakş etmeliyiz. Her anımızı bu şekilde ikame etmeliyiz. Mutluluğu kendimize her salise prensip haline getirmeliyiz. Yani kendimizi her zaman iyimserlik duygusu içerisinde hissetmeli ve negatif durumları hayatımızdan tamamen çıkarıp atmalıyız. Geçmişin karanlık yönünü artık bir mezara veya çukura gömmeli ve geleceğe emin adımlarla, huzurlu bir şekilde ulaşma gayretinde olmalıyız. 

Dün dünde kaldı, sen bugüne bak. Yarın gelecektedir,sen şu anın tadına bak. Mutlu ol ki mutlu edesin Yarını hep mutlulukla sarmalayasın........

(kadirdeveci78@gmail.com)

1 Eylül 2014 Pazartesi

YANGIN

Yaz aylarının en korkunç vakıalarından olan yangın, gerçekten bizler,toplum ve tüm memleket için çok tehlikelidir. Peki Yangın nedir ve neler yangına sebebiyet verir. Öncelikle Yangının ne olduğu hakkında düşüncelerimizi paylaşmaya gayret edelim. 

Yangın ; Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu bir evde,iş yerinde,ormanlık alanda,araçta, neden çıktığı bazen tam olarak bilinemeyen ve önemli bir araştırma gerektiren bir durum olmakla birlikte, özellikle; bir nesnenin ateşle tutuşması veya bir elektrik kontağının ateş çıkarması, evde mutfakta tüpünün gaz kaçırması, bir kişinin ateşle oynaması gibi daha bir çok nedenlerden dolayı oluşan, sonuçlarından çok büyük zararlar ortaya çıkan maalesef önemli bir afettir. Bu afet; gerçekten çok ama çok yıkıcı ve ağır tahripleri beraberinde getirir. Kendisine anında ve çok acil müdahale edilmesi gereken hassas bir durumdur. Yangının çıkmasına bir çok şey sebep olabilir. Bunlar genellikle insanların dikkatsizliği ve tedbirsizlikten kaynaklanır. 

Yangın çıktığı zaman, özellikle oksijen ve ateşi tamamen birbirinden koparmak gerekir. Çünkü oksijen, ateşin en iyi dostudur. Ateşi gördüğünde dehşeti daha çok artar. Yani ateşi daha kuvvetli hale getirir. Bu konuda gerekli tüm tedbirler alınmalı ve yangından koruyan veya yangını önleyen tüm talimatlara harfiyen istisnasız uyulmalıdır. Muhakkak ki yanımızda, iş yerimizde, aracımızda vs. tüm gerekli yerlerde yangın söndürücü olmalıdır. Yangına müdahale edebilmek için gereken suyu da her zaman yanımızda bulundurmalıyız veya acil durumlar için su pompaları veya depolar oluşturmalıyız. Bunu özellikle yerel yönetimlerin bulundukları şehrin her yerine bu su pompalarından veya vanalarından koymaları gereklidir. Çünkü yangın sırasında bu vanalardan, itfaiye veya diğer birimlerin çok çabuk faydalanmaları gerekir. Aslında bu konuda, son yıllarda çok önemli çalışmalar yapılmış olup, özellikle büyük firmaların yaptıkları büyük inşaatlarda, yangını önlemek için, gerekli sistemleri, son derece mükemmel bir şekilde yaptırmaktadırlar. Böylesi durumlar için, önemli telefon numaralarını, iyi bilmemiz ve bu numaraları görülebileceğimiz yerlere not etmemiz gerekir. 

Yangın sırasında; hem bizlere, hem de duyarlı vatandaşlara, çok işler düşer. Yollarda güvenliği ve emniyeti sağlayarak, yangına müdahale için, gelen itfaiyeye ve diğer birimlere gerekli yardımı yapmak önemli bir yurttaşlık görevidir. Dahası onların güzergahını, yani gidiş ve dönüşünü kolaylaştırmak için, yollarının sürekli açık olması ve bunların yanında, daha birçok gerekli yardımın, itfaiyeye ve diğer birimlere sağlanması şarttır. Böylelikle yangına müdahale eden itfaiye de; görevini layıkıyla yerine getirmiş olur. Özellikle itfaiyenin yangının türüne göre, gerekli tüm önlemleri almış olması ve yangın için gereken teçhizatı ve kullanılacak malzemeyi tam olarak hazır bulundurması, yangına derhal müdahale etmesi gerekir. Burada özellikle, yangının durumuna göre, çevre yerlerdeki itfaiye birimlerine ve özellikle havadan da müdahale için, resmi yerlerin haberdar edilmesi gerekir. 

Ülkemizde yaz aylarında genellikle orman yangınlarının daha çok meydana gelmesi yüzünden, Orman Genel Müdürlüğünün yaz aylarına yönelik gereken tüm önlemleri alması ve yazın daha çok personel çalıştırması son derece önem arz eder. Bu konuda da zaten Orman Genel Müdürlüğü üzerine düşeni eksiksiz yapmaktadır. Sonuç olarak; yangına sebebiyet veren her türlü durumdan kaçınmalı ve özellikle vatandaşları, bu konularda çok ama çok ayrıntılı bir şekilde bilinçlendirmeliyiz. Bu konularda çeşitli filmler veya buna benzer bir çok etkileyici yollarla vatandaşı daha çok ama çok eğitmeliyiz. Uyarıcı levhaları, gerekli tüm yerlere koymalıyız veya asmalıyız. Özellikle Ormanlarda çok ama çok dikkatli davranmalıyız. Çünkü ormanlarımız bizlerin ciğeridir. Bu yüzden, ciğerlerimize her zaman daha çok sahip çıkmalı ve onları canla başla korumalıyız. Onlara zarar verebilecek her şeyin karşısında dimdik durmalıyız. Onlara gereken önemi çok ama çok göstermeliyiz. Çocuklarımıza ve gençlerimize bu konularda daha çok eğitim vermeliyiz. Çocuklarımıza orman ve doğa sevgisini sürekli aşılamaya gayret etmeliyiz. Hayatımızda her zaman DİKKAT VE TEDBİRE yer vermeliyiz. Toplumu her an bilinçlendirmeye gayret etmeliyiz.

(kadirdeveci78@gmail.com)

Öne Çıkan Yayın

KELEBEK