22 Aralık 2014 Pazartesi

MARKALAŞMA VE SÜPER MARKALAR

Markalaşma; Dünyada yaşayan her insan ve sektör veya şirket için gerçekten çok ama çok önemlidir. Bu yöntemi; tam manasıyla uygulayabilen firma veya kuruluşlar, hakikaten çok iyi yerlere gelmişlerdir. Bunun en açık örneği Ülkemizde ve Dünyada NİKE dır. 

Nike; özellikle kalite yönünden başarılı çalışmalar ile çok üst seviyelere çıkma başarısı göstermiştir. Özellikle son yıllarda; Dünya üzerindeki tüm kıta ve bölgelerde çok mükemmel noktalara ulaşma başarısı gösterebilen ender markaların başında gelmektedir. Nike; gerçekten Kalite anlamıyla seviyesini çok ama çok üst düzeyde tutarak, bizlere çok güzel örnek teşkil etmekte ve etmeye de halen devam etmektedir. Bu Nike markası; Türk toplumunda da kendini özellikle en güzel şekilde kabul ettirme başarısını çok ama çok iyi göstermiştir. 

Türk Milleti olarak bizler; her alanda Kaliteyi, kendimize mükemmel bir elbise olarak biçmiş konumdayız. Bu yolda da önümüze çıkan veya çıkabilecek tüm engelleri muhakkak aşacağımız çok aşikardır. Bizler doğuştan çok şanslı bir milletiz. Çünkü bizler asil Türk Milletiyiz. Türk Milleti; her zaman Zekidir, Çeviktir, Atiktir ve Son derece Pratiktir. Bilimde, Teknikte hemen hemen tüm alanlarda gerçekten çok ileri bir seviyeye çıkma başarısı göstermiş ve göstermeye de her zaman devam edecektir. Toplum olarak Markalaşmaya elimizden geldiği kadar çok ama çok önem vermesi gerektiği durumunu, bizlerin her zaman göz önünde bulundurması gerektiği çok önemli bir kritik eşiktir. 

Markalaşmayı hedefleyen bir firmanın, salt kendi varsayımları ve pazar algılamaları ve marka stratejisi geliştirmeye girişme riski hayli yüksektir. Hakiki tüketicilerin; (müşterilerin ve potansiyel müşterilerin) pazardaki mevcut markalara ve önerilen/geliştirilen markaya yönelik tutumlarının/reaksiyonlarının varsayılandan farklı olması olasılığı her zaman için vardır. 

İyi tasarlanmış bir araştırma, hem doğru markalaşma stratejisinin geliştirilmesini besleyecek, hem de markalaşma sürecini sürekli izleme altında tutarak, yanlış ya da zamansız girişimlerin yol açacağı maliyetlerden korunmasını sağlayacaktır. Markalaşma; bir firma için teşebbüs olmaktan çok, stratejik bir konu şeklinde değerlendirilmelidir. Nitekim markalaşmanın, markalaşmaya hüküm veren kuruluş için uzun dönemde son derece önemli kazançları vardır. 

Markalaşmanın en önemli kazanımlarından birisi, müşterilerinin ihtiyaçlarını tatmin etmeyi ve yapılan yarışta başarılı bir netice sağlamayı amaçlayan bir kuruluşa adeta bir kalıcılık fırsatı arz etmesidir. Nitekim, çıktının geçici olduğu bir pazarda, bir markanın yaşam beklentisine limit koymak mümkün değildir. Takdire şayan bir markalaşma stratejisi; takip eden bir şirket için artık ürünleri fani, markası ise daimi şekilde kalacaktır. 

Markalaşma; firmaya belirli bir müşteri portföyü sağlayacağı için, üretimin öngörülebilir bir isteğe göre düzenlenmesi ve birim maliyetlerin kontrol altında tutulabilmesi gibi ek fırsatlar ortaya çıkacaktır. Araştırmaların ortaya koyduğu en ilginç neticelerinden biri de, özellikle “büyük marka” olarak tanımlanan markaların ürünlerinin, içerdiği gözle görülür fiziki ürün özelliklerinin ötesinde tüketiciler nezdinde daha farklı bir değere sahip olduklarıdır. Algılanan değerinin yüksek olması bir markanın pazar lideri konumuna ulaşmasında en başta gelen etkenlerden biri durumundadır. Kısacası, bir marka müşterileri nezdinde üstün bir algılanan değere sahip olduğunda pazar performansı da buna paralel olarak artmaktadır. 

Markalaşma; tüketicilerin satın alma kararları üzerinde markalaşmamış ürünlere göre rekabette avantaj sağlamaktadır. Zira markalaşma, standart kalite ve hizmet garantisi içerdiği varsayımıyla tüketicinin alışverişinde hata riskini azaltan bir unsur olarak değerlendirilmekte, markalaşmış ürün ve firmaların markalaşmamış ürün ve firmalara tercih edilmesini sağlamaktadır. Ancak, markalaşmanın bir ürün ya da şirketin piyasadaki hissedilen kıymetini artırması ve piyasada istenen şekilde konumlanmasını sağlayabilmesi belirli şartlara göredir. Eğer markalaşmak isteyen şirket tarafından tutarlı olarak ulaştırılan ve sergilenen iyi tanımlanmış belli değerler söz konusu değilse, reklam, promosyon, ad değişikliği, logo tasarımı ve diğer uygulamalar hiç bir şekilde başarılı bir marka meydana getirmek için yetersiz kalacaktır. 

Markalaşmanın başarılı bir girişim olabilmesinin ön şartlarından biri, ürün ya da şirkete kişilik kazandırmaktır. Şimdiki zamanda bir numara markaların hepsi, tüketicileri ve potansiyel tüketicileri hafızasında bilinen özgün kişilikleri vardır. Araştırmalar, müşterilerin markalar ile etrafındaki insani şahsiyetlerle girdikleri cinste ilişki içinde oldukları aşikardır. Belli başlı markalar müşterilerin rasyonel yönlerine (bir şampuanın saç dökülmesini önlemesi gibi) çekici gelirken, kimi markalar da müşterilerin duygusal yanlarına hitap etmektedirler. Hangi yön olursa olsun, marka kişiliğinin müşterilerin alış veriş yapma kararları üzerinde oldukça etkilidir. 

Marka şahsiyetinin önemli şekillerinden biri de, müşterinin söz konusu markalı malları kullanarak veya söz konusu marka/şirket alışveriş yaparak mevcut ya da özlemlediği hayat tarzını, başkalarına göstermek istediği farklılığını ifade eder. Markalaşma da gerçekten çok başarılı olmuş, yani piyasa da kendini tamamen kabul ettirmiş bir çok firma bulunmaktadır. Bunlar piyasada gerçekten elit bir tabaka oluşturmuştur. Bunları gelişmek isteyen veya başarıya aç kalmış, tüm birey veya kuruluşların çok iyi örnek alması ve ona göre davranması kendi açısından çok ama çok iyi olacaktır. Bu kuruluşların Borsa düzeyindeki durumları gerçekten çok iyi konumdadır. Bunun bilincinde hareket etmek gerçekten herkes için çok iyi olacaktır. Bu firmalar başta Nike olmak üzere, Google, Apple, Iphone, Samsung, Sony, Coca Cola, Pepsi, Adidas, Puma, Lassa, Prellı, Good Year vs. bir çok önemli firma vardır.Bunlar gerçekten Dünya piyasasında çok önemli yerlere gelmiş ve gelmeye de her an devam etmektedirler. 

Sonuç olarak; öncelikle bizler birey olarak, Kaliteyi her zaman bir elbise olarak kendimize tam manasıyla uyarlamalı ve etrafımızı da bu yönde bir tutum sergilemeye zorlamalıyız. Özellikle bireysel olarak; bilim ve teknikte veya başarı da çıkılabilecek en maksimum seviyeye çıkmak birincil hedefimiz olmalı ve bu şekilde piramidin üstüne doğru yani en üstte bulunan idareciye kadar en güzel şekilde yayılmalıdır. Sonuçta; tüm toplum veya Ülke olarak başarıda, ilimde, fende, bilimde, teknikte, teknolojide ve zenginlikte en önemlisi kalite ama kalite de en süper güç olmamız kaçınılmaz bir gerçektir. 

BİREY OLARAK, MİLLET OLARAK HER ZAMAN HEDEF ON İKİ OLMALIDIR. BU BİZİM EN BÜYÜK İDEAMIZDIR.

(kadirdeveci78@gmail.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

KELEBEK