31 Aralık 2014 Çarşamba

MEVLİD KANDİLİ TÜM MÜSLÜMANLARA HAYIRLAR GETİRSİN






Bu senede önemli günlerimizden olan Mevlit Kandilini en güzel şekilde eda etmeye çalıştık. Ülkemizde yaşayan tüm müslümanlar da bu önemli günde camileri veya mescitleri ağzına kadar tıklım tıklım doldurdular. Müslümanlar; yılda bir kez karşılanan bu çok özel günde kendileri için yapılması gereken vazifeleri, tam anlamıyla yerine getirmeye çalıştılar. Gecelerini tam manasıyla ibadeti taat içinde geçirip, büyük haz içinde dua ve ibadetle sabahlamaya çalıştılar. Bu özel günde ne yapılması gerekirse tam anlamıyla yapmaya çalıştılar. Ne mutlu bu geceyi tam manasıyla eda edebilenlere. 

Bu geceler özel olması münasebetiyle her zaman ele geçmez. Bu gecelerin kadri kıymetini çok iyi bilmeli, sürekli bu bilinç içinde olmaya özellikle gayret etmelidir. Bu kandil gecesinde bol bol namaz kılıp, bol bol dua etmeye çalışmalı ve kaza namazları varsa bunları yerine getirmeye çalışmalı, özellikle de nafile namazları da en güzel şekilde yapmak icap etmektedir. Tüm müslümanları bu yönde geliştirmeye çalışmalı ve bu özel geceleri çok iyi şekilde hep birlikte değerlendirmeliyiz. Bu gecelerin çok önemli manevi değerleri olduğunu, hiç bir zaman aklımızdan çıkarmadan bu maneviyattan maksimum düzeyde faydalanmaya çalışmalıdır.Bu özel gecenin adında anlaşıldığı gibi bol bol Mevlidi Şerif okumaya ve okuyanı dinlemeye özellikle özen göstermelidir. 

Peki Mevlit Kandili denince aklımıza ne gelmektedir. Bunun üzerinde biraz duracak olursak; İslam dininin Büyük Peygamberi Hz. MUHAMMET (S.A.V.) EFENDİMİZİN doğum gecesi ve aynı zamanda Hicrî Rebiül evvel ayının on ikinci gecesidir. Yani Peygamberimizin Dünyayı şereflendirdiği çok önemli bir gecedir. İslamiyette 3. asırdan itibaren kutlanmaya başlanmış ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında 2. Selim dönemi içinde Camilerde bu gece hürmetine kandiller yakılmaya başlamış ve bu şekilde kandil ismini almıştır. İslamiyete inanan yani elhamdülillah Müslümanım diyen tüm insanların iştirakle dua niyaz ve ibadetle huşu içerisinde eda ettikleri çok önemli bir gecedir. 

YÜCE YARADAN bu geceden hiç bir müslümanı mahrum etmesin. Tüm müslümanların bu bilinçle hareket etmesi ve yeni yetişen gençleri de bu yönde telkin ve öğütlerle büyütmeye çalışmalıdır. 

Mevlid; Peygamberimizin doğumu anlamına gelir. İslam'da Hz. Muhammed ( S.A.V.) efendimizin doğum günü tüm mezheplerde itina ile kutlanır. Hanif'i mezhebine mensup Sünniler; Rebiyül evvel ayının 11. gecesini 12. gününe bağlayan geceyi mükemmel bir şekilde eda ederler. Şiiler ise; 17. günü Mevlit günü ve 17. geceye dönen güne ise Mevlit Kandili gecesi derler. Bu önemli günlerin haftasında da genel de Kutlu Doğum Haftası diye adlandırılmaya çalışılır. Bu haftalar veya geceler Müslümanlar tarafından en güzel şekilde değerlendirilir.

( kadirdeveci78@gmail.com)

TARIM HAFTASI ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR !!!!! KUTLU OLSUN !!!!!

Tarım; bir Millet ve Ülke için çok ama çok hayati bir öneme sahiptir. Bunun bilincinde olan bir insan olarak yaşamaya çok özen göstermeliyiz. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk bu konuda bizlere rehber olacak o mükemmel cümleyi şöyle belirtmiştir. 

"KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR " Bu güzel sözü biraz açacak olursak; Köylü demek, ne anlama gelmektedir. Köylü demek tabii ki; Çiftçi demektir. Yani; toprakla uğraşan, toprağı ekip diken, toprağı her yönüyle kullanmaya çalışan insanların oluşturduğu müstesna bir topluluk demektir. 

Nasıl ki; aile olmazsa, diğer tüm sınıfların olmayacağı gibi, köylü de olmazsa diğer hiç bir sınıf veya zümre kesinlikle olamaz. Zaten hayatta öyle değil midir ki; yani her şey birbirine tam olarak bağımlıdır. Yani; yaşam bir zincir şeklinde evrelerini devam ettirmeye veya tamamlamaya çalışır. Zincirin bir halkası olmazsa, diğer halkalar da olmaz veya bir işe yaramaz. 

 Ülkemizde Tarımı modernize etmek için, son yıllarda müthiş çalışmalar yapılmakta olup, bu konuda yeterince uzmanlaşmış insan sayısı da, günden güne müthiş artış göstermektedir. Bu konuda da bilindiği gibi en çok söz sahibi olan Ziraat Mühendisleridir. Ülkemizde özellikle son yıllarda yeterince Ziraat Mühendisi yetişmekte ve bu yetişen mühendisler gerekli donanımlara oldukça sahiplerdir. 

Bu konuda; hem Devlet, hem de özel teşebbüsler gerekli çalışmaları tam manasıyla yapmaya çalışmaktadır. Bunun yanı sıra toplum da artık üzerindeki ölü toprağını atmaya çalışıp, tam anlamıyla bilinçlenmeye veya gerekli donanım ve alınması gereken tedbirleri çok ama çok iyi almaya çalışmaktadır. 

(kadirdeveci78@gmail.com)

ENERJİ; BİR MİLLET VE ÜLKE İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR. ENERJİ HAFTASI HEPİMİZE KUTLU OLSUN....

Enerji; bir Ülke için çok hayati bir öneme sahiptir. Enerji demek bir Ülkenin yer altı kaynakları ile bağlantılı önemli bir kritik eşiktir. Yani bir Ülkenin yer altı kaynakları; bol ve zengin ise enerji üretimi veya verimliliği de o kadar mükemmeldir. Bu sayılanlar her zaman için birbirlerinin tam anlamıyla tamamlayıcısı konumundadır. Biri olmazsa, diğeri öksüz kalır. Birbirlerine tam olarak bağımlılık had safhadadır. 

Enerji her yönüyle incelenmesi gereken, ayrı bir özelliği olan, çok önemli hassas bir akademik ve bilimsel konudur. Bir çok bilimsel, akademik, ulusal, uluslararası makale ve tezlere önemli ama önemli faydası olmuş çok özel bir alandır. Bu alan zenginlik veya gelişme ile çok ama çok önemli paralellik gösterir. Burada dikkat çeken bir noktada Enerjinin bir Ülkenin Gelişmişliği ile çok önemli bağı olduğudur. Bu bağ şöyle açıklanabilir; Eğer bir Ülke Nükleer Enerjiye sahipse; bu durum o Ülkenin gelişmiş olduğuna delildir. Gelişme gerçekten de bir Ülke için çok önemli bir çıtadır. Bu noktaya gelmek öyle her ülkeye nasip olacak bir özellik değildir. Bu gelişmiş Ülkeler her yönüyle birinci sınıf özellikler gösterir. 

Enerji çeşitleri de oldukça fazladır. Bu enerjiler Doğal veya Yapay yollardan elde edilebilir. Önemli enerji çeşitleri Nükleer Enerji, Rüzgar Enerjisi, Kinetik Enerji, Potansiyel Enerji, Elektrik yolu ile elde edilen enerji, Sudan elde edilen enerji, Güneş enerjisi gibi daha bir çok enerji türü vardır. Bunlardan bizlerin veya bir Ülkenin Maksimum seviyede verim alması çok önemlidir. Enerji de; yer, konum, yükseklik, hız, sıcaklık çok önemli göstergelerdir. Ülkemizde Elektrik üretiminde en çok linyit, taş kömürü, petrol çeşitleri ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar kullanılmaktadır. Ancak bu fosil yakıtların kullanılması neticesinde ortaya çıkan gazların havayı zehirlediği veya diğer tabiat üyelerine zarar verdiği kabul edilen acı bir gerçektir. Bu gerçeğe göre hareket etmek ve gereken tüm tedbirleri almak muhakkak çok önem arz eder. Bu nedenlerden ötürü alınan bir takım önlemler yetersiz kalmakla beraber, bu fosil yakıtlara alternatif doğal gaz kullanımı daha uygun olacaktır. Ancak kullanılacak doğal gaz da bizim ülke için çok yetersiz kalacaktır. Bu ve bunun gibi enerji ile ilgili olan sorunlara çok ivedi çözümler bulmak gerekmektedir. 

Türkiye'de fosil enerji kaynaklarının en bol bulunan türü düşük kaliteli linyitlerdir. Bunların çevreye zarar vermesi kullanımını düşündürür hale getirir. Bunların ayrıca başka yerler taşınması veya başka yerlerde kurulması da büyük sorundur. Yani ekonomik olarak da sorun teşkil edebilecektir. Tüm bu nedenlerden ötürü temiz enerji bizler için en önemli seçenek olarak karşımızda durmaktadır. Gerekli önlemlerin çok sıkı olarak alınması neticesinde Nükleer Enerji ve Hidrojen enerjisi temiz enerji olarak kabul edilebilir. Ancak bunların maliyetleri de oldukça çok yüksektir. Sonuç olarak tüm bu belirtilenler ışığında her şeyde olduğu gibi enerjide de temizlik çok önemli noktadır. Bu yüzden Ülkemiz için en sağlıklı olan enerji türü kullanılmalı ve bu temiz enerji kaynaklarını daha da etkin hale getirmek kaçınılmazdır. Tüm kaynakları gerektiği kadar kullanmaya çalışmalı ve Ülke menfaati için ne gerekiyorsa aynen uygulamaya çalışmak şarttır. En azından tüm Ülke olarak dışa bağımlığı minimum seviyeye indirmeli ve tamamen kendi öz kaynaklarımızla zirveye çıkmalıyız. Şunu hiç bir zaman unutmayalım ki Biz Dünyanın en güçlü devletiyiz. Her zaman da gücümüze güç katacağız. Bunu hiç bir güç engelleyemez. 

Hedef Dünyada her zaman, her şekilde Tek başına, Tek süper güç olmak. 

(kadirdeveci78@gmail.com)

25 Aralık 2014 Perşembe

SEVGİLİ CAN DOSTUM YUMOŞ ANISINA.........

Şu fani dünyada her an ölümle baş başa iken bir çok insan Dünyaya neden geldiğini veya niçin yaşadığını bilmemekte veya öğrenme zahmetinde bulunmamaktadır. Dünyanın sadece kendisine ait olduğunu düşünür fakat gerçek öyle değildir. Bu dünyada sadece insanlar yaşamamakta, bir çok canlı yaşamaya çalışmaktadır. Bu canlılar arasında öyle bir dost vardır ki; bu da bizlerin can dostu köpeklerimiz yani canlarımızdır. Bu kıymeti paha biçilmez olan dostlarımızın değerini çok iyi bilmeli ve onları her zaman mutlu etmeliyiz.  

Bu Dünyanın Üstü varsa altı da var hesabını çok az insanın yaptığı muhakkak çok acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Maalesef öyle hain öyle gaddar insanlar vardır ki; bunlara insan demeye dilimiz varmamakla birlikte, bu tiplerin bırakın canlıların kıymetini bilmeyi, onları yok saymak için ellerinden geleni yapmaya çalışan bu yaratıklar, ne insan kıymeti bilir ne de bir can kıymeti. Bu karakteri beş para etmeyen mahluklar, bizim sevgili can dostlarımıza o kadar çok kötülük yapmalarının yanında, onların yaşamlarına kast etmeye çalışırlar. Bunlar ne kadar aşağılık insanlardır ki, bu tiplerde ne din, ne iman, ne sevgi, ne saygı, ne merhamet hiç biri olmayan yaratıklardır. Bu tipler; topluma ve millete her yönüyle zarar veren toplumun hastalıklı ruhlarıdır. Bunları acilen kurutmaya çalışmalıyız. Bunları toplumdan söküp atmalıyız. Burada önemle üzerinde durulması gereken bir konuda toplumdaki akil insanların yeterince faal çalışmadıklarıdır. 

Toplum bu yönden gerçekten çok can çekişmektedir. Özellikle bir Hoca kolay kolay yetişmemekle birlikte, tam manasıyla bu konuda uzmanlaşmış olanları da çok az bulunmaktadır. Gerçek manada yetişen hocaları çevremizde acilen görmemiz gerekmekle birlikte, toplumun çok acil ruh halini değişime sokmak zorunluluktur. Birde ailelerin gerekli donanıma kavuşması ve tüm manevi hasletlere çok iyi sahip olmaları gerekliliktir. Yetiştirdiği evlatlarını; her yönüyle dört dörtlük yetiştirmeye azami gayret göstermelidirler. Onlara başta ALLAH sevgisini, Kuranı Kerim sevgisini Hz. Muhammet (S.A.V) sevgisini, diğer tüm değerlerimizin sevgisini ve Tüm Canlıları sevmeyi acilen öğretmelidirler. Bu noktada özellikle ama özellikle hem ailenin hemde hocanın birlikte yardımlaşma yaparak yetişen yeni nesli veya tüm insanları en iyi bilgilerle ve manevi iklimle en süper duruma getirmeye ivedi çalışmalıdırlar. 

Tüm Canlılarımıza gereken saygı ve önemi acilen vermek bizler için son derece mühimdir. Burada üzerinde durulması gereken bizim Yumoş ise; gerçekten hak etmediği bir zülme maruz kalarak ölüme yürümüştür. Bu ne biçim insanlık ve kendini bilmezliktir. Bu bir aymazlıktır. Bu en ağır hakaretlere maruz bırakılacak tipler için söylenecek sözlerin hepsinin çok az kaldığı bir durumdur. Bu cana kıyanlar elbette en acı durumlara düşeceklerdir. Bu bir kaçınılmaz sondur. ALLAHIMIZIN verdiği canı ALLAHIMIZDAN başkası kesinlikle ama kesinlikle alamaz. Bu konuda herkes üzerine düşeni acilen yapmalıdır. ALLAHTAN korkmayı çok iyi öğrenmelidir. Herkesin ayağını denk alması şarttır. YÜCE YARADAN bu yapılanların hesabını muhakkak soracaktır. O cana kastedenler en ağır şekilde cezalandırılacaktır. Sen çok rahat uyu Eyy!!! Can Dost.....HER ŞEY ALLAHINDIR.... Ondan geldik ona döndürüleceğiz. BU YAPILANLAR ELBET KARŞILIK BULACAKTIR. "İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİÜN............."

(kadirdeveci78@gmail.com)

23 Aralık 2014 Salı

YDS SINAVI NASIL KAZANILIR VE BU SINAV HAKKINDA ÇOK ÖNEMLİ İPUÇLARI

Tüm sınavlarda olduğu gibi dil Sınavları'da çok önemlidir. Bu sınavlar kendi arasında çok değişik türlere ayrılmakla beraber, içlerindeki en önemlilerinden olan YDS özellikle kamuda devlet memuru olanları, hem maddi anlamda, hem de akademik kariyer için destekleyen özel bir konumdadır. Bu sınav; diğer sınavlar gibi çok çalışmayı gerektiren ve kendi içinde değişik çalışma şekilleri ihtiva eden zor olduğu kabul edilmiş eksantrik bir sınavdır. Bu sınava hazırlanmanın çok zor aşamaları muhakkak her sınavda olduğu şüphesiz vardır. Bu aşamaları; teker teker aşmak sınava hazırlanan her insan için çok ama çok önemlidir. Burada unutulmaması gereken noktalardan birisi de bu sınavın önceden KPDS olarak hükmünü devam ettirmiş olması ve daha sonra YDS şekline dönüştüğüdür. 

Bu sınavın bir kardeşi veya benzeri de ÜDS şeklinde belli bir süre devam etmiş olan özellikle akademik kariyer yapmaya çalışanların başvurduğu önemli bir sınav olmuştur. Her sınavda olduğu gibi bu sınavda da dikkat edilmesi gereken çok önemli hususlar vardır. Burada bizlere düşen çok kritik analizler vardır. Öncelikle; kelime hazinemizi çok ama çok iyi geliştirmeliyiz. Günlük; en az 10 kelime öğrenmeye azami özen göstermeliyiz. Dilin inceliklerini, çok iyi anlamaya çalışmalı ve kritik noktalara daha çok önem vermeye aşırı gayret sarf etmeliyiz. Özellikle zamanlara ve dil bilgisine yani gramere azami dikkat göstermeliyiz. Bunlar hakkında geçmiş yıllarda çıkmış soruları çok ama çok iyi analiz ederek çözmeye çalışmalıyız. Geçmiş yıllarda çıkan soruların püf noktalarını özellikle dikkate alarak bu durumları sık sık gözden geçirmeye soruları tekrar tekrar çözmeye özellikle özen göstermeliyiz. Şu noktayı hiç bir zaman aklımızdan ve fikrimizden hiç çıkarmadan hareket etmeliyiz. Soruyu tam anlamak cevabın yarısını bulmak demektir. Yani burada soruyu her zaman çok iyi anlamaya aşırı gayret göstereceğiz. Ondan sonra çok az bir gayretle doğru sonuca doğru varırız. Soru çözme tekniklerini de sürekli güncel tutmaya çalışmalıyız. 

İngilizce dil bilgisi veya gramerde istisnai durumları her zaman çok dikkate almalıyız. Çünkü genelde bu tipte sorulara daha çok önem verilir. Birde bazı klişeleşmiş durumlar vardır. Bunlarda hiç bir zaman unutulmamalıdır. Nereye ne geleceğini veya ne gelmeyeceğini çok ama çok iyi bilmemiz çok önemlidir. Günlük muhakkak yabancı dil üzerine yazılmış makale veya kitap okumalıyız. Yabancı filmleri özellikle izlemeye çalışmalı ve alt yazılı olanları genelde tercih etmeliyiz. Yabancı müzik dinlemek ve değişik tarzda konferansları izlemek veya dinlemek de bizlere çok fayda sağlayacaktır. İş yaşamında ve akademik kariyer durumunda da, özellikle istenen üç durum olduğunu hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Yabancı dildeki bu 3 durum; Okuma bilgisi, Yazma bilgisi, Anlama bilgisi çok ama çok önemlidir. Bir insan kariyer yapmak ve bir yerlere gelmek istiyorsa bu sayılanları çok iyi duruma getirmelidir. Şunu hiç bir zaman unutmamalıdır. Bir dil bir insandır. İki dil bilmek ise iki insana denk gelir. Bu durumu çok iyi analiz ederek zengin bir insana dönüşmek hedef olmalıdır. 

Sonuç olarak; dil bilgimizi muhakkak çok üst düzeylere getirmeliyiz. Hatta yapabiliyorsak 3-4 dil öğrenmeye özellikle itina göstermeliyiz. Dil bilmek başka milletleri de tanımaktır. Onların kültürlerini ve yaşantılarını öğrenmek anlamına gelmektedir. Bir toplumun kültürel olarak zenginleşmesi ve muassır medeniyetler seviyesine gelmesi için çok önem ihtiva eder. 

Haydi!!!! hep birlikte tüm dilleri isteyerek ve anlayarak öğrenip, öğretmeye. Dil bilgisi seviyesini maksimum düzeye çıkartmaya. 

(kadirdeveci78@gmail.com)

22 Aralık 2014 Pazartesi

MARKALAŞMA VE SÜPER MARKALAR

Markalaşma; Dünyada yaşayan her insan ve sektör veya şirket için gerçekten çok ama çok önemlidir. Bu yöntemi; tam manasıyla uygulayabilen firma veya kuruluşlar, hakikaten çok iyi yerlere gelmişlerdir. Bunun en açık örneği Ülkemizde ve Dünyada NİKE dır. 

Nike; özellikle kalite yönünden başarılı çalışmalar ile çok üst seviyelere çıkma başarısı göstermiştir. Özellikle son yıllarda; Dünya üzerindeki tüm kıta ve bölgelerde çok mükemmel noktalara ulaşma başarısı gösterebilen ender markaların başında gelmektedir. Nike; gerçekten Kalite anlamıyla seviyesini çok ama çok üst düzeyde tutarak, bizlere çok güzel örnek teşkil etmekte ve etmeye de halen devam etmektedir. Bu Nike markası; Türk toplumunda da kendini özellikle en güzel şekilde kabul ettirme başarısını çok ama çok iyi göstermiştir. 

Türk Milleti olarak bizler; her alanda Kaliteyi, kendimize mükemmel bir elbise olarak biçmiş konumdayız. Bu yolda da önümüze çıkan veya çıkabilecek tüm engelleri muhakkak aşacağımız çok aşikardır. Bizler doğuştan çok şanslı bir milletiz. Çünkü bizler asil Türk Milletiyiz. Türk Milleti; her zaman Zekidir, Çeviktir, Atiktir ve Son derece Pratiktir. Bilimde, Teknikte hemen hemen tüm alanlarda gerçekten çok ileri bir seviyeye çıkma başarısı göstermiş ve göstermeye de her zaman devam edecektir. Toplum olarak Markalaşmaya elimizden geldiği kadar çok ama çok önem vermesi gerektiği durumunu, bizlerin her zaman göz önünde bulundurması gerektiği çok önemli bir kritik eşiktir. 

Markalaşmayı hedefleyen bir firmanın, salt kendi varsayımları ve pazar algılamaları ve marka stratejisi geliştirmeye girişme riski hayli yüksektir. Hakiki tüketicilerin; (müşterilerin ve potansiyel müşterilerin) pazardaki mevcut markalara ve önerilen/geliştirilen markaya yönelik tutumlarının/reaksiyonlarının varsayılandan farklı olması olasılığı her zaman için vardır. 

İyi tasarlanmış bir araştırma, hem doğru markalaşma stratejisinin geliştirilmesini besleyecek, hem de markalaşma sürecini sürekli izleme altında tutarak, yanlış ya da zamansız girişimlerin yol açacağı maliyetlerden korunmasını sağlayacaktır. Markalaşma; bir firma için teşebbüs olmaktan çok, stratejik bir konu şeklinde değerlendirilmelidir. Nitekim markalaşmanın, markalaşmaya hüküm veren kuruluş için uzun dönemde son derece önemli kazançları vardır. 

Markalaşmanın en önemli kazanımlarından birisi, müşterilerinin ihtiyaçlarını tatmin etmeyi ve yapılan yarışta başarılı bir netice sağlamayı amaçlayan bir kuruluşa adeta bir kalıcılık fırsatı arz etmesidir. Nitekim, çıktının geçici olduğu bir pazarda, bir markanın yaşam beklentisine limit koymak mümkün değildir. Takdire şayan bir markalaşma stratejisi; takip eden bir şirket için artık ürünleri fani, markası ise daimi şekilde kalacaktır. 

Markalaşma; firmaya belirli bir müşteri portföyü sağlayacağı için, üretimin öngörülebilir bir isteğe göre düzenlenmesi ve birim maliyetlerin kontrol altında tutulabilmesi gibi ek fırsatlar ortaya çıkacaktır. Araştırmaların ortaya koyduğu en ilginç neticelerinden biri de, özellikle “büyük marka” olarak tanımlanan markaların ürünlerinin, içerdiği gözle görülür fiziki ürün özelliklerinin ötesinde tüketiciler nezdinde daha farklı bir değere sahip olduklarıdır. Algılanan değerinin yüksek olması bir markanın pazar lideri konumuna ulaşmasında en başta gelen etkenlerden biri durumundadır. Kısacası, bir marka müşterileri nezdinde üstün bir algılanan değere sahip olduğunda pazar performansı da buna paralel olarak artmaktadır. 

Markalaşma; tüketicilerin satın alma kararları üzerinde markalaşmamış ürünlere göre rekabette avantaj sağlamaktadır. Zira markalaşma, standart kalite ve hizmet garantisi içerdiği varsayımıyla tüketicinin alışverişinde hata riskini azaltan bir unsur olarak değerlendirilmekte, markalaşmış ürün ve firmaların markalaşmamış ürün ve firmalara tercih edilmesini sağlamaktadır. Ancak, markalaşmanın bir ürün ya da şirketin piyasadaki hissedilen kıymetini artırması ve piyasada istenen şekilde konumlanmasını sağlayabilmesi belirli şartlara göredir. Eğer markalaşmak isteyen şirket tarafından tutarlı olarak ulaştırılan ve sergilenen iyi tanımlanmış belli değerler söz konusu değilse, reklam, promosyon, ad değişikliği, logo tasarımı ve diğer uygulamalar hiç bir şekilde başarılı bir marka meydana getirmek için yetersiz kalacaktır. 

Markalaşmanın başarılı bir girişim olabilmesinin ön şartlarından biri, ürün ya da şirkete kişilik kazandırmaktır. Şimdiki zamanda bir numara markaların hepsi, tüketicileri ve potansiyel tüketicileri hafızasında bilinen özgün kişilikleri vardır. Araştırmalar, müşterilerin markalar ile etrafındaki insani şahsiyetlerle girdikleri cinste ilişki içinde oldukları aşikardır. Belli başlı markalar müşterilerin rasyonel yönlerine (bir şampuanın saç dökülmesini önlemesi gibi) çekici gelirken, kimi markalar da müşterilerin duygusal yanlarına hitap etmektedirler. Hangi yön olursa olsun, marka kişiliğinin müşterilerin alış veriş yapma kararları üzerinde oldukça etkilidir. 

Marka şahsiyetinin önemli şekillerinden biri de, müşterinin söz konusu markalı malları kullanarak veya söz konusu marka/şirket alışveriş yaparak mevcut ya da özlemlediği hayat tarzını, başkalarına göstermek istediği farklılığını ifade eder. Markalaşma da gerçekten çok başarılı olmuş, yani piyasa da kendini tamamen kabul ettirmiş bir çok firma bulunmaktadır. Bunlar piyasada gerçekten elit bir tabaka oluşturmuştur. Bunları gelişmek isteyen veya başarıya aç kalmış, tüm birey veya kuruluşların çok iyi örnek alması ve ona göre davranması kendi açısından çok ama çok iyi olacaktır. Bu kuruluşların Borsa düzeyindeki durumları gerçekten çok iyi konumdadır. Bunun bilincinde hareket etmek gerçekten herkes için çok iyi olacaktır. Bu firmalar başta Nike olmak üzere, Google, Apple, Iphone, Samsung, Sony, Coca Cola, Pepsi, Adidas, Puma, Lassa, Prellı, Good Year vs. bir çok önemli firma vardır.Bunlar gerçekten Dünya piyasasında çok önemli yerlere gelmiş ve gelmeye de her an devam etmektedirler. 

Sonuç olarak; öncelikle bizler birey olarak, Kaliteyi her zaman bir elbise olarak kendimize tam manasıyla uyarlamalı ve etrafımızı da bu yönde bir tutum sergilemeye zorlamalıyız. Özellikle bireysel olarak; bilim ve teknikte veya başarı da çıkılabilecek en maksimum seviyeye çıkmak birincil hedefimiz olmalı ve bu şekilde piramidin üstüne doğru yani en üstte bulunan idareciye kadar en güzel şekilde yayılmalıdır. Sonuçta; tüm toplum veya Ülke olarak başarıda, ilimde, fende, bilimde, teknikte, teknolojide ve zenginlikte en önemlisi kalite ama kalite de en süper güç olmamız kaçınılmaz bir gerçektir. 

BİREY OLARAK, MİLLET OLARAK HER ZAMAN HEDEF ON İKİ OLMALIDIR. BU BİZİM EN BÜYÜK İDEAMIZDIR.

(kadirdeveci78@gmail.com)

20 Aralık 2014 Cumartesi

ARALIK AYI İLE KIŞ KAPIYA GELDİ

Aralık ayının gelmesi ile her yıl soğukların en önemli habercisidir. Kış soğukları bu ayla birlikte kapımızdan içeri girer. Bu soğuklarla; insanlarda artık soğuklardan nasıl korunmak gerektiği konusunda çok çeşitli tedbirlere başvurmaya başlar. Bu nedenlerden dolayı insanlar ısınma ihtiyaçlarını, genelde odun veya kömür ile sağlamaya çalışır. Bu sayılanların yanı sıra günümüzde kullanımı yaygınlaşmaya başlayan doğal gaz da çok önemli bir ısınma araç ve yöntemidir. 

Birde burada özellikle belirtilmesi gereken teknolojik bir araç olan Ülkemizde veya sıcak iklimli bölgelerde kullanılan Klimada çok önemli bir ısınma aracıdır. Bu sayılan ısınma araçları, biz insanlara gerçekten çok ama çok fayda sağlamaktadır. 

Kış günlerinin en zayıfları, muhakkak ki kimsesizler veya fakir olan insanlardır. Tabii bunların yanında aç ve susuz kalmış sokaklar da yaşayan canlılardır. Soğuk kış günlerinde sıkıntılar daha da katmerli olmaktadır. Bu yüzden kış günlerinde, tüm şartları veya yaşam koşullarını daha iyi konuma getirmek veya çok iyi olgunlaştırmak büyük zorunluluktur. 

Ülkemizde ve Dünyada dışarı da kalmışlara, aç ve susuzlara, hep kapılarımızı açmak ve onları bir nebzede olsa sevindirmek önemli bir davranış olacaktır. Tüm insanlığın ve duyarlı vatandaş veya kişilerin kesinlikle olumlu bir tutum içinde olması çok ama çok önem ihtiva eder.

(kadirdeveci78@gmail.com)

16 Aralık 2014 Salı

27 ARALIK GÜZEL TÜRKİYEMİN EN NADİDE ŞEHRİ TARSUSUMUN KURTULUŞU TÜM İNSANLARIMIZA KUTLU OLSUN

Tarsus bir dünya şehri olması yanı sıra, bir çok önemli aktiviteye imza atmış, İl olacak seviyede Türkiyemin eşsiz şehirlerindendir. Bu şehir ki; buram buram tarih kokar, etrafına mis gibi maneviyat saçar. 

Bu maneviyatı ve tarihi harika şehri en kalbi duygularla sevip sarmalamak, bizlerin en önemli hayat felsefesi olmalıdır. Böylelikle bu güzel şehrin biraz tarihi geçmişini  hatırlayacak olursak, muhteşem güzelliklerle dolu olduğunu muhakkak hepimiz çok iyi anlamış veya görmüş oluruz. Bu tarihi şehir nice nice badireler atlatmasına rağmen, halen dimdik çok sıkı bir şekilde ayakta durmaya devam etmektedir. 

Bizlerde bu elimizdeki kıymeti takdiriyesi çok büyük olan Şehrimizi, memleketimizi her zaman her yönden desteklemeye, geliştirmeye, daha da büyütmeye ve güzelleştirmeye özellikle çaba göstermemiz gerek ve şarttır.  

Bu özel günde, yani 27 Aralık günü; bir çok önemli etkinlikler organize edilmekte, özellikle Tarsus Belediyesi, yani Tarsus'a büyük katkı sunan Yerel Yönetimimiz ise; elinden gelen tüm imkanları özellikle tam anlamıyla seferber etmekte olup, adeta o güne munhasıran bir seferberlik edası içinde canla başla büyük bir çalışma ve tempo içine girilir. Bu önemli günde Örneğin ; Mevlidi Şerif okunması, Eshabı Kehf Ziyaretleri, Sinsin gösterisi, çok özel konserler ve daha bir çok güzel organizasyon, etkinlik, eğlence tam anlamıyla en mükemmel haliyle yerine getirilir. Bu muhteşem günde; bir çok vatandaşımız, halkımız, insanımız; bugünü en güzel şekilde geçirmeye ve değişik etkinliklere katılarak mutluluk ve huzur içinde yad etmeye çalışır. 

Bu muhteşem günün yani 27 Aralık'ın; Tüm Tarsuslulara Güzellik ve Mutluluk getirmesi dileğiyle.... 

Bu günün tüm Tarsuslular için Kutlu ve Umutlu  olması temennisiyle....

(kadirdeveci78@gmail.com)

3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

Her yıl olduğu gibi bu yılda 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü huzur ve mutluluk içinde kutlamaya, engelli kardeşlerimizin halinden her zamankinden daha  çok anlamaya çalışarak geçirdik.  Bu çok özel günler tüm insanlık için gerçekten ayrı bir niteliktedir. 


Bu günleri ve daha doğrusu her günümüzü çok iyi değerlendirerek, tüm engelli vatandaşlarımızı her zaman olduğundan daha çok gözetip kollamaya, onlara her an yardımcı olmaya, elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. 



Şunu hiç bir zaman Unutmayalım ki; her insan her an için engelli adayıdır. Bu bilinç ile hareket etmeli, tüm insanlığı da bu yönde ciddi bir şekilde uyarmalı ve onları daha da bilinçli olmalarını sağlamalı, her insanın birbirinden azami surette  çok ama çok duyarlı bir hale gelmesi için var gücümüzle çalışmalıyız.


Dünyada veya yeryüzünde yaşayan  her İnsanı her canlıyı daima çok değerli görerek, insanlığı her zaman ön planda tutmalıyız.  Hatta bu durumu daha genişleterek tüm CANLI ve CANSIZ ne varsa hepsini her haliyle önemsemek, benimsemek, kabullenmek en önemli İnsanlık görevimiz veya vazifemiz   olmalıdır. 

Her insan; birlikte yaşama kültürünü çok iyi anlamalı ve hayatına da aynı derecede uygulamalıdır. İnsan; insan olduğunu hiç bir zaman unutmamalıdır. Çevreye duyarlı olmak en önemli insanlık vazifelerindendir. 

(kadirdeveci78@gmail.com)

12 Aralık 2014 Cuma

WEB SİTESİ KURMA HAYALİMİ ÇOK ŞÜKÜR GERÇEKLEŞTİRİYORUM

Uzun yıllardır Web sitesi kurma hayalimi İnşaallah çok kısa zamanda gerçekleştirmeye çalışıyorum. Bu benim önemli hedeflerimden birisiydi. Bu hedefimin gerçekleşmesi için İnşaallah çok gayret etmeye çalışacağım. Özellikle bu konu ve bu konuya yakın diğer hususlarda da çok başarılı çalışmalar yapmaya, İnşaallah tüm gücümle çalışacağım. Bunların tam olarak yapılması ile bir idea, bir hedef gerçekleşmiş olacak ve bu bizleri çok ama çok mutlu edecektir. 

Bilgisayar dünyasına hakim olmak, özellikle teknoloji ve bilimi çok yakın markaja almak bizim için çok ama çok önemlidir. Bu önemin her an farkında olmak ve buna göre çalışmalar yapmak en büyük amaçlarımız arasındadır. 

Dünyada ve Ülkemizde teknoloji çok hızla gelişim göstermekte ve göstermeye de son hızla devam etmektedir. Bizlerin bu gelişmelere uzak kalması kesinlikle ama kesinlikle düşünülemez. Bilakis; bunların her an ve her saniye içerisinde olması için tüm gücümüzle uğraş vermek kaçınılmaz bir gerçektir. Bu gerçeği hiç bir zaman aklımızdan çıkarmadan mücadele etmek gereği hasıl olmuştur. 

İnsan bir iş için uğraş verdiğinde bazı şeyleri tam anlamıyla göremeyebiliyor. İşte bu göremediğimiz noktaları görüş farkıyla fark etmek zorunluluktur. Her an her saniye tüm gelişmeleri yakından takip etmek bir gereklilik göstermektedir. Sitenin eksiklerini en ince ayrıntılarına kadar tespit etmek bizler için kolay olmayacaktır. Ancak bu durumun farkında olarak eksikleri bir an evvel çözmek acil bir gerekliliktir.

(kadirdeveci78@gmail.com)

4 Aralık 2014 Perşembe

4 ARALIK 2014 DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ MİLLETİMİZE HAYIRLARA VESİLE OLSUN

Bilindiği üzere 4 ARALIK; Dünyada ve Ülkemizde Madenciler günü olarak bilinmekte ve bugünün anlam ve önemi tüm hassasiyet ve ciddiyet içerisinde, Dünyada ve Çok Sevdiğimiz Ülkemizde canı gönülden coşku ve sevinç içerisinde kutlanmaktadır. 

Bugünler bizler ve özellikle madenlerde gecesini gündüzüne katıp, çok zor şartlar altında çalışan madenci kardeşlerimiz için çok ama çok önem ihtiva eden ÖZEL günlerdir. Çünkü bu günlerde; kendilerine bir nebzede olsun gelmeye, az da olsa sıkıntı ve dertlerinden arınmaya çalışırlar. Ama iş burda bitmemektedir. Acil çözüm bekleyen sorunlar çoktur. 

 Maden konusu; hem bizler, hem de tüm dünya için gerçekten çok hassasiyet içeren, özellikle çok önem ihtiva eden kendine özgü bir konudur. Bu konu üzerinde; hem bizlerin hem devletin, hem de özel sektörün veya bu konuyla ilgilenenlerin, özellikle çok ama çok durmaları, üzerine aşırı derecede kafa yormaları ve bu sektördeki tüm sorun ve problemlere çok ivedi çözüm yolları üretmelidirler. Özellikle ama özellikle; Buralarda çok önemli İş Sağlığı ve Güvenliği tedbirleri alınmalı, buradan ekmek yemeye çalışan tüm insanlarımıza,çok ama çok kolaylıklar sağlanmalıdır. Gerekli kanun ve düzenlemeler bir an evvel hayata geçirilmelidir. 

Buradaki sorunlar bizzat yerinde tetkik ve tespit edilmeli. Bu incelemelere göre sonuçlar ortaya konmalıdır. Özellikle buralarda çalışan insanların sorunları birinci ağızdan dinlenmeli ve onların ifadeleri çok ama çok dikkate alınmalıdır. TBMM veya Devlet üzerine düşen görevleri çok ivedi şekilde yerine getirmelidir. İllaki bir sorun veya bir kaza sonucu çözüm yolları değil, bu olaylar meydana gelmeden gerekli çözüm ve yöntemler hayata geçirilmelidir. Ama maalesef; bizim Ülkemizde herhangi bir olay olduktan sonra, bazı kararlar alınmakta, bu sebepten dolayı da çok canlar yanmaktadır. 

Canların yanmaması ve Ailelerin ocaklarına ateş düşmemesi için gereken ne varsa ortaya konmalı ve her alanda çok sıkı tedbir, önlem, çözüm veya adı her ne ise tüm gerekli görülen usüller acilen yerine getirilmelidir. İnsanları güvenli ve sağlıklı ortamlarda çalışmaya ikna etmleiyiz. Onlara her zaman tam manasıyla güvence vererek daha iyi iş çıkarmalarına özellikle yardımcı olmalıyız. Bu durum hem bizler, hem Ülke, hem devlet, hem de millet için çok mükemmel bir vaziyettir. Bu Vaziyetin derhal yerine getirilmesi, görevlilerin boynunun borcudur. 

Ülkemizde maden denince özellikle aklımıza Kömür madenimiz gelmekte ama kömürden başka da bir çok maden çeşitlerimiz bulunmaktadır. Özellikle Bor Madeni; ülkemizin adını Dünayaya duyuran çok önemli madenlerimizdendir. Daha bir çok madenlerimiz de Ülkemizin kalkınmasına ve ekonomimizin gelişmesine özellikle ama özellikle çok büyük katkıda bulunmaktadırlar. Baştada belirttiğimiz gibi, Kömür madeni özellikle yaygın olan madenlerimizden olup, 

Ülkemizde özellikle Zonguldak çevrelerinde Taş Kömürü en meşhurudur. Yine Linyit Kömürümüzde özellikle Soma ve çevrelerinde çıkartılmaya çalışılan madenlerimizdendir. Dediğimiz gibi daha bir çok maden yeri, yatağı, havzası, ocağı mevcut olmakla birlikte, bunlara eklenen daha bir çok yerimizde bizleri memnun etmektedir. Sonuç olarak; Ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin kıymetini çok ama çok iyi bilerek, bunlardan maksimum düzeyde faydalanmaya, İş Sağlığı ve Güvenliği tedbirleri içerisinde, özellikle özen gösterek hareket etmeliyiz. Hayatımızda her zaman ama her zaman şu ilkeden kesinlikle taviz vermemliyiz. " ÖNCE SAĞLIK " VEYA " ÖNCE İŞ GÜVENLİĞİ " Zaten şu açık bir gerçektir. İnsanın Sağlığı olmazsa hiç bir şey yapamaz. O nedenle Sağlığa çok ama çok önem vermeliyiz. Daha Sonra da İŞ GÜVENLİĞİ çok önem ihtiva eder. 

HALK İÇİNDE MUTEBER BİR NESNE YOK DEVLET GİBİ, OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES SIHHAT GİBİ.... TÜM MADENCİ KARDEŞLERİMİZİN VE BAŞTA TÜM ÜLKEMİZİN, DEVLETİMİZİN, MİLLETİMİZİN 4 ARALIK DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN......

(kadirdeveci78@gmail.com)

14 Kasım 2014 Cuma

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÜNİVERSİTELERİ VE ÇALIŞMA KOŞULLARI

Türkiye de son yıllarda Üniversitelerin sayısında aşırı bir artış görülmüştür. Bu artışla birlikte buralarda çalışması gereken insan sayısı da bu duruma paralellik göstermiştir. 

Bilindiği üzere üniversiteler Cumhurbaşkanın atamış olduğu bir Rektör tarafından yönetilmekle birlikte iki rektör yardımcısı, birde özellikle İdari personelin başı olarak da Genel Sekreter rektöre eşlik etmektedir. 

Burada özellikle Rektörün durumuna değinmek gerekirse Rektör; Öncelikle Üniversitede çalışan öğretim görevlileri tarafından belirli gün ve saatte yapılan bir seçimle belirlenmeye çalışır ve seçim sonucunda en yüksek oyu alan kişi veya kişilerin isimleri Cumhurbaşkanına sunulur. Cumhurbaşkanı bu sunulan isimler arasından birisini bu makama atar. Rektör; 4 yıllık süre ile atandığı üniversitenin başında görevine devam eder. Bu makamda bulunduğu sürece üniversiteyi her yönü ile yönetmeye ve onu hem yurt içinde, hem de yurt dışında temsil etmeye çalışır. Rektör yerinde olmadığı zaman yerine Rektör yardımcısı vekalet eder. 

Üniversitede iç işleyişi Genel Sekreter Koordine eder. Genel Sekreterin altında ise Daire Başkanlıkları ve bunların altında da Şube Müdürlükleri yer almaktadır. Personel ile ile ilgili iş ve işlemler Personel Daire Başkanlığı tarafından yürütülür. Öğrenci ile ilgili iş ve işlemler ise Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Üniversitenin idari işleri ile ilgilenen birimi ise İdari Ve Mali İşler Daire Başkanlığıdır. Sağlık ve Spor İşleri ile ilgili Birimi ise Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığıdır. Öğrencilerle ilgili her türlü iş ve işlemler için ise Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı görevli birimdir.

Sonuç olarak ; Üniversitelerimiz bizlerin ve milletimizin ilim, irfan ve bilim yuvalarıdır. Buraların her daim daha çok gelişmesi İnnovation'a özellikle çok önem vererek AR-GE (Araştırma - Geliştirme) iş ve işlemlerini veya çalışmalarını her gün, her daim  üzerine koyarak artırmaları acil gerekliliktir. Böylesi güzel müstesna bilim yuvalarını siyasi işlere malzeme etmeden, bilimin ve fennin ışığında doğru istikamet üzerine ilerletmeye çalışmak sevk ve idarede herhangi bir yanlışlığa, zafiyete veya çarpıklığa kesinlikle düşmeden hareket etmelidir.

Efendim eğer bilimin, fennin, bilginin efendisi olmak için, o zaman ne yapmalıdır ? Her zaman üzerine koyarak çok ama çok çalışmak gerekir.  

(kadirdeveci78@gmail.com)   

VİRÜS PROGRAMLARI HAKKINDA

Ülkemizde ve Dünyada Bilgisayar Sektörü veya bunun benzeri türevler öyle ileri bir seviyeye gelmiştir ki, artık bunların kullanımlarında herhangi bir sorun yaşanmaması için Bilgisayar firmaları veya Yazılım sektörü Bilgisayarlara zarar verebilecek her türlü soruna karşı bir savunma mekanizması oluşturma peşine düşmüş ve sorunun çözümü yolunda çok önemli başarılara imza atmışlardır. İşte bu zarar veren sorunların en başında ise; bilgisayara virüsün girmesi en önemli problem olarak gözükmektedir. 

Dünyada özellikle ABD'de Microsoft gibi büyük firmalar sorunun çözümü için çok önemli güvenlik programları piyasaya sürmüş, halen de sürmeye devam etmektedir. Bu büyük firmaların yanında daha birçok firmada bu ve buna benzer durumlar için çok önemli atılımlara veya gelişmelere imza atmışlardır. 

Bir Bilgisayara Virüs girmesi demek bir çok probleminde beraberinde gelmesi demektir. Bu problemler elimizde bulunan Bilgisayara çok büyük zararlar vermesine ve Bilgisayarın beyninin çökmesine veya Bilgisayarın kullanılamaz hale gelmesine sebebiyet vermektedir. 

Virüs programlarının en yaygın olarak kullanılanları ise; Avast Free Antivirüs, AVG Antivirüs Free, ESET NOD32 Antivirüs, Adwcleaner, Malwarebytes Anti-Malware, Combofix, Microsoft Security Essentials, Avira Free Antivirüs, Dracula Virüs Temizleyici, 360 Internet Securıty vs. olmakla birlikte, daha bir çok antivirüs programı piyasalarda veya internet dünyasında mevcuttur. Bu programları; internet ortamından kolaylıkla bilgisayara indirmek mümkün olmakla birlikte, kimi programlar ücret karşılığı da bilgisayarlara yüklenmektedir. 

Buradaki önemli olan konu; insanların gerçekten emek çekerek bir program üreten kişi veya firmaların hakkını gözetip, etik davranış şekli göstermek icap etmektedir. Elimizden geldiği kadar emeğe ve yapılan güzel teknolojik gelişmelere çok ama çok sahip çıkmamız gerekir. Elimizde bulunan tüm imkanları bilim ve teknoloji alanında özellikle kullanmaya çalışmalıyız. Bu yöndeki tüm çalışmaları özellikle dikkate almalı gerekli Ar-Ge çalışmalarını muhakkak ama muhakkak yapmalıyız. Gençlerimizi her yönü ile tam donanımlı bir şekilde yetiştirmeli ve Bilgisayar dünyasının en ince ayrıntılarına varıncaya kadar öğrenmeye ve öğretmeye gayret etmeliyiz. Dünyada Teknoloji anlamında en üst düzeye gelmeye çalışmalıyız. Kendimizi, milletimizi ve Ülkemizi bilimde, fende, teknikte, ilim ve kültürde her zaman ama her zaman en maksimum seviyeye getirmemiz kaçınılmaz bir gerçektir. Bilgisayar dünyasının Lideri olmak bizim ve Yüce Türk Milletinin en büyük hedefi, İDEASIDIR.

(kadirdeveci78@gmail.com)

BİLGİSAYARIMIZI NASIL KORUMALIYIZ ?

Bilgisayar; hemen hemen tüm Dünyada, her evde, her iş yerinde veya her sektörde tamamen kullanılmaya başlamıştır. Öyle ki; Bilgisayar sektörü özellikle son yıllarda çok büyük gelişme ve değişim göstermiştir. 

Teknolojide meydana bu güzel gelişmeler milletimizi ve toplumumuzu da olumlu yönde etkilemektedir. Her ne kadar bazı olumsuz durumlar olsa da, teknolojik gelişme her insan ve her millet için çok önemli bir ilerlemedir. Bunun kıymetini bizler çok ama çok iyi bilmeye çalışmalıyız. 

Bilgisayar ve benzer türevleri teknolojinin en harika meyvelerindendir. Bunun faydalarını, biz insanların ve tüm dünyada yaşayanların çok iyi bilmesi gerekmektedir. Öyle ki; Bilgisayar hayatımıza girdiği andan itibaren, hayatımıza çok ama çok büyük kolaylıklar gelmiştir. Hemen hemen her sektöre, çok büyük avantajlar sağlamıştır. Tüm Dünyayı; insanların ayağına kadar getirmiştir. Hemen hemen tüm alanlarda büyük değişim ve gelişim başlamış ve başlamaya da devam etmektedir. Gün geçtikçe de daha bir çok yenilik, değişim ve gelişim, teknoloji, bilimsellik hayatımıza girmeye sürekli devam etmiştir. 

Bilgisayar kullanan herkes artık bilgisayarlarını her türlü kötü yazılımlara veya virüslere, casus yazılımlara karşı kesinlikle ama kesinlikle çok iyi korumak zorundadır. Her türlü zararlı duruma karşı, Bilgisayarlarına koruma programları, güvenlik önlemleri almaya başlamışlar ve bu durum artık bir zorunluluk veya gereksinim olmuştur. Bilgisayarlarda ki son yılların en büyük problemi tabii ki virüstür. Yani Bilgisayarı her yönüyle etkileyen teknolojik bir hastalıktır. Bu hastalığın bir çok tedavi yöntemi olmakla birlikte, bu virüsler; Bilgisayar firmaları veya yazılım firmaları tarafından en son teknoloji içerikli programlarla yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu yönde en çok gelişme gösteren virüs programları ise; McAfee Anti virus Plus, Avast Anti virus, Panda Anti virus Pro, G Data Anti vırus gibi daha bir çok mükemmellikte antivirus programı mevcut olmakla birlikte, bunlar tüm Dünyadaki Bilgisayarlar için önem arz eder. 

Sonuç olarak; Bilgisayarlarımızı her türlü dahili ve harici tüm zararlardan korumaya maksimum düzeyde önem vermeye çalışmalıyız. Bilgisayarlarımızı en mükemmel güvenlik programları ile donatmaya çalışmalıyız.

(kadirdeveci78@gmail.com)

NARENCİYE ÜRETİMİ DAHA ÇOK OLMALI

Narenciye nedir ? Bizler için ne ifade eder ? Hayatımızda narenciyeye ne kadar yer verebiliyoruz ? Millet ve Devlet olarak bu ürüne ne kadar değer verebiliyoruz ? Bu sorular gerçekten çok önemli olup, cevaplarını da çok iyi düşünerek vermek gerekir. Öncelikle Narenciye dediğimiz zaman aklımıza; Limon, Portakal, Turunç, Mandalina, Greyfort vs. gelmekle birlikte bu sayılan harika ürünlerin; Tadı ekşi veya tatlı olup, kış mevsiminde bol bol tüketilmesi gerekli olup, sıcaklık değeri sıfırın altına düşmeden yetiştirilmesi gereken meyvelerdir. Narenciyenin asıl Vatanı veya yetiştirilmesi kolay olan bölgeler Çin ve Hindistandır. Genelde tüm ılıman iklimlere sahip ülkeler de kültür şekilleri de yetiştirilmektedir. Narenciye; Akdeniz iklimini çok seven özel meyvelerdir. Bilhassa Akdeniz Bölgesinde gelişim ve hakimiyet sağlamıştır. Akdeniz Bölgesinde; bol bol Narenciye bahçeleri mevcut olmakla birlikte, Akdeniz bölgesinde yaşayıp tarımla uğraşan ve geçimlerini narenciye üzerinden sağlayanlar için daha da bir önemi vardır. Narenciye; Tüm Dünya ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti için de gerçekten çok ama çok önemli bir ürün olmasının yanı sıra, Halk Sağlığı açısından önemi ve değeri sayılamayacak kadar çoktur. Her yönüyle insana sağlık ve fayda sağlar. Özellikle de C vitamini yönünden oldukça zengin olup, kış aylarında soğuk algınlıkları, nezle, grip gibi bir çok hastalıktan korunmada önemli savunma merkezidir. Kozmetik ve parfüm sektöründe de yaprağından, çiçek ve kabuklarından oldukça faydalanılır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Narenciye sektörü üzerine gereken her türlü önlemi almalı ve bu sektörü geliştirecek her türlü uygulamayı acilen hayata sokmalıdır. Bu konu da özellikle Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bir çok önemli görev ve sorumluluk düşmekle birlikte, Ziraat Mühendislerinin bu konuda kendilerini daha çok geliştirmeleri ve özellikle bu sektörü daha da ileri bir düzeye getirmelidirler. Narenciye üzerine üretim yapan Ülkelerin uygulama alanları ve laboratuvar ortamları ayrıntılı olarak incelenmeli ve eksik kalan yönleri tespit edilerek, alınması gereken önlemler ivedilikle uygulanmalıdır. Her alanda olduğu gibi, Narenciye alanında da Dünya Ülkeleri içinde bir numara olmak tek amaç veya gaye olmalıdır. Hedef % 100 oranında Narenciye üretimini artırmaktır. Ülkemizi Narenciye ihracatında bir numara yapmak esas olmalıdır.(kadirdeveci78@gmail.com)

KIŞ GÜNLERİNDE NASIL HAREKET ETMELİYİZ ?

İnsan yaşamı boyunca tabiatla iç içe yaşar. Doğal hayat veya tabiatın kendi içinde geçirmesi gereken bir çok evreler mevcut olup, bu evreler insanı oldukça etkilemektedir. Özellikle tabiat olaylarının seyri burada çok ama çok önem arz eder. 

Yaşamımızda 4 mevsim olmakla birlikte bunlar yaz, kış, ilkbahar ve Sonbahardır. Bu mevsimlerin hepsinin kendine özgü özellikleri vardır. Bu mevsimler içerisinde en önemli olanı ise, özellikle Kış mevsimidir. Bu mevsime tüm canlıların çok ama çok hazırlıklı olması gerekmektedir. Çünkü Kış mevsimi çok çetin şartlar içermektedir. 

Özellikle; Kuzey ve Doğu kesimlerde bu şartlar daha da ağır hale gelmektedir. Bu bölgelerde özellikle yaşadığımız evlerin çok muntazam olması, çetin kış şartlarını kaldıracak donanımda olması, özellikle ama özellikle önem arz etmektedir. Bu bölgelerde insanı etkileyen yani insan veya canlılarla etkileşim içinde olabilecek her şeyin, kış şartlarına uygun hale getirilmesi özellikle şarttır. Yani kış şartlarına her yönüyle hazırlıklı olmak, hem kamunun hemde vatandaşların önemli bir görevidir. 

Ülkemizde kış şartları en çok fakir ve kimsesizleri ilgilendirmekle birlikte, daha bir çok evi olmayan canlıları da aynı derecede ilgilendirmektedir. Çünkü onların evleri ve barkları maalesef ki yoktur. Evleri olsa bile yeterince korunaklı ve kış şartlarını atlatacak derece de muntazam değildir. Kış şartları; kimsesizler, garibanlar ve fakirler için çok ama çok olumsuz durumlar barındırır. Bu durumda ki tüm canlılara hem devlet hem de millet olarak yardımcı olmaya çalışmamız çok büyük önem ihtiva eder. 

Kış aylarında günlük yaşantımıza özellikle çok dikkat etmemiz gerekir. Şöyle ki; dışarı çıkarken üzerimize kazak türü şeyleri giymeye, Kaban, Mont türü giysileri üzerimize giymeyi özellikle ihmal etmemeye ve kışın en vazgeçilmezlerinden biri olan atkıyı da boynumuzdan eksik etmemeye çalışmalıyız. Evlerimizde odun sobaları veya kömür sobaları muhakkak olmalı ve eğer gücümüz yetiyorsa doğalgaz, elektrik gibi daha gelişmiş olan ürünlerden de istifade etmeye çalışmalıyız. Evlerimizi soğuklara karşı izalasyon veya yalıtım yönünden korunaklı hale getirmeliyiz. Yani evi kış şartlarına en uygun vaziyete getirmemiz kaçınılmazdır. Özellikle ama özellikle dışarıda sokakta kalanlara yardım elimizi uzatmaya son derece önem vermeliyiz. Onların her türlü sıkıntılarını ortak olmaya ve sorunlarını çözücü yönde gayretler göstermeye önem vermeliyiz. Özellikle Merkezi İdarenin veya Yerel yönetimlerin sokakları veya caddeleri kış şartlarına hazır vaziyete getirmeleri de her insan ve canlı için çok önem arz eder. Kış mevsiminin her vatandaşımız, her canlımız için çok kolay geçmesi hepimizin en büyük dileğidir. Her kışın yaz gibi olması dileğiyle.......

(kadirdeveci78@gmail.com)

11 Kasım 2014 Salı

10 KASIMI HAKKIYLA İDRAK EDEBİLMEK

Her yıl olduğu gibi bu yılda 10 Kasım'ı dualarla ve hayırlarla yad ettik. Bu günü hakkıyla idrak etmeye gayret gösterdik. Bu gün bilindiği üzere; Türk Milleti için bir matem ve yas günüdür. Çünkü Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü 10 Kasım 1938 günü ebediyete yolcu ettik. 10 Kasım 1938 günü tüm Türk milleti için en acı, ızdırap dolu ve maksimum düzeyde üzüntülü gündür. Türk Milletinin kurtarıcısı, büyük lider Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılmasının kabul edilemez olduğu gündür. Bu günü tüm dünyaya ve insanlığa örnek teşkil edecek şekilde muntazaman yad etmek gerekmektedir.  
Peki bu güne gelene kadar Türk Milletinin lideri Mustafa Kemal Atatürk ne gibi badireler atlattı ? Biraz bu konular üzerine yoğunlaşmaya çalışalım. Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 yılına gelene kadar bir çok zaferlere ve başarılara imzalar atarak gelmiştir. Her insan gibi onun da kendine ve sağlığına çok ama çok dikkat etmesi gerekliydi. Fakat o devlet ve millet meselelerinden o kadar çok yoruluyordu ki kendine ve sağlığına çok fazla zaman ayıramıyordu. İşte asıl mesele burada başlıyordu. Artık Sağlığı günden güne bozulmaya başlamıştı. Bu artık dayanılmaz bir hale gelmiş bulunmaktaydı. Ve büyük önder o müthiş sözünü söylüyordu. "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır". Ve devamında hastalığından dolayı "Beni Türk Doktorlarına emanet edin" diyordu. Birde özellikle şu vasiyeti önem arz etmekteydi. " Beni Milletim nereye gömerse gömsün Yeter ki beni unutmasın". İşte bu sözler altında artık Mustafa Kemal son günlerine doğru yani 10 Kasıma doğru geliyordu. Ve artık o mahzun gün gelip çatmıştı. Büyük Önder Mustafa Kemal 10 Kasım günü saat:09.05 geçe hayata gözlerini yumdu. Ne hazindir ki bugün Türk Milletinin hüzün dolu en büyük yas günüdür. Tüm Türkler ve onu yürekten sevenler büyük bir mateme bürünmüşlerdi. Türk Milletine ve Türk dünyasına yardım etmiş tüm Devlet büyüklerimizin, özellikle ama özellikle Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK' e YÜCE YARADANDAN sonsuz rahmet dilerken, Hepsinin Ruhu ŞAD olsun.... Tüm Türk Milletinin başı sağ olsun..........

(kadirdeveci78@gmail.com)

3 Kasım 2014 Pazartesi

BİR BAKMIŞSIN Kİ ÖMÜR SERMAYEN ARTIK TÜKENMİŞ.....!!!

İnsanoğlu şu fani dünyada öyle çok çırpınıyor ki; ömür sermayesinin ne durumda olduğunu hep ama hep gözden kaçırıyor. Zamanını öyle boş şeylerle geçiriyor ki; son durumda artık yapacak başka bir şey kalmıyor. 

İnsanın ömür sermayesi çok ama çok çabuk tükenip bitiyor. Bu biten sermeyenin değerlendirilmesi veya muhasebesi gerçekten çok ama çok mühimdir. İnsanoğlu hayatta yaşadığı süre içerisinde; ne için yaşadığını veya ne için öleceğini çok ama çok iyi bilmek zorundadır. İnsanoğlu kendini bu konuda sürekli geliştirici gereken tüm kaynaklara başvurmalı ve içinde bulunduğu durumdan kendini bir an önce kurtarmalıdır. Karamsarlık ve bedbahlık batağından kendini bir an evvel çekip kurtarmalıdır. İşte; İnsan bu bilinç üzerine hareket ettiği zaman hayatta hiç bir zaman kaybetmez hayat şansı ona her zaman gülümser. 

Hayatı güzelliklerle, mutluluk ve huzur içinde geçer gider. Bu nokta çok önemlidir. İnsan kendini manevi iklimde tuttuğu müddetçe sıkıntı,dert, tasa yüzü görmez. Kendini her zaman sevinç ve huzur içinde hisseder. Bu halde hissetmekte çok önemlidir. İnsanın hisleri ona doğru ya da eğri şeyleri göstermede son derece yardımcı olan önemli bir silahıdır. Bu silah İnsan için gerçekten çok değerlidir. Bu değerin kıymeti takdirini çok iyi bilmelidir. 

İnsan ömür sermayesini her zaman doğruluk ve dürüstlük üzerine artırmaya çalışmalı, her zaman olumlu yönde daha ileri düzeye çıkmaya çalışmalıdır. Biriktirdiği bu sermayeyi de her zaman her şekilde en güzel şekilde kullanmaya veya tüketmeye çalışmalıdır. İnsan hangi durumda olursa olsun, her zaman kendini maneviyata vermeye ve ruhunu her yönüyle bu mükemmel vaziyet içerisinde tutmaya çalışmalıdır. Hiç şüphe yoktur ki; manevi bir şekilde yaşamaya çalışan her insan hayattan veya yaşantısından güzel tadlar alır. Maneviyatın verdiği bu tadı lezzeti hiç bir şey kolay kolay veremez. 

Bir insanın ne kadar çok parası olursa olsun maneviyatı yoksa o insan içi boş bir tenekeye benzer. Öyle insanlar vardır ki; şöhrete, paraya veya zenginliğe doydukları halde kendilerine durumları sorulduğunda; çok ruhsuz bir halde olduklarını beyan ederler. Yani ruhen ve bedenen bir boşluk içinde kaldıklarını söylerler. 

Gerçekten bu çok ciddi bir sorundur. O zaman çare nedir. Çare tabii ki İslamiyet veya Müslümanlıktır. İslamiyet veya Müslümanlık huzurdur, Sağlıktır, Mutluluktur, Maneviyattır. Maneviyata erişmek istersen sen de katıl artık bu kervana demek gerekmektedir. Bu kervan ki nice nice yok olacakları kurtarmış ve halen de kurtarmaya da devam etmektedir. 

Sonuç olarak; İnsan kendine bahşedilen bu canı veya ömrünü çok iyi şekilde değerlendirmeli, kendine gösterilen doğru istikamette tüketmeye özellikle ama özellikle çok gayret göstermelidir. Her insanın elinde belli gün ve saatte dolacak bir ömrü bulunmakta olup, bu ömrü güzelliklerle, mutluluklarla ve huzurla geçirmeye çalışmalıdır. Her İnsanın muhakkak bir gün öleceği gerçek olup; bu gerçeği hiç bir zaman ama hiç bir zaman aklımızdan, fikrimizden çıkarmamalıyız.

(kadirdeveci78@gmail.com)

31 Ekim 2014 Cuma

ZABIT KATİBİ

Ülkemizde Adalet Saraylarının emekçileri arasında hiç şüphesiz ki en önemli yere ZABIT KATİPLERİ sahiptir. Bu su götürmez bir gerçek olarak, yıllardır önümüzde durmaktadır. Adalet Saraylarının adeta direği vazifesi hemen hemen onlara aittir. Geçmişten bugüne oldukça çok zorluklar çekmişler, halende bazı yerlerde sıkıntılar olabilmektedir. Ama şu da unutulmamalı ki Adalet Bakanlığı bu konulara oldukça eğilim göstermektedir. 

Peki Zabıt Katibi nedir ? Nasıl işler yapar ? Ne gibi sıkıntıları vardır ? Biraz bu sorular üzerinde durarak konumuzu biraz aydınlatmaya çalışalım. 

Zabıt Katibi Adalet Sarayında Hakim veya Savcıların yardımcılık görevini yerine getirirler. Şöyle ki; Zabıt Katibi, Örneğin Savcıyı ele alırsak Savcı ile birlikte Olay Yerinde incelemelere giderek, burada özellikle Ölümlü olaylarda, Bilgisayar veya Daktilo ile Olay Yeri İnceleme Tutanağı veya Otopsi Tutanağını yazıya dökme işlemini yapan kişi veya kişilerdir. Dahası Savcının; Adalet Sarayında bulunan odasında, İfade Tutanaklarını hazırlamaya, bilgisayar veya daktilo ile yazı yazarak yardımcı olur. 

Mahkemelerde de Hakimin yardımcılığını yapar. Yani Mahkemede; Hakimin herhangi bir duruşma esnasında ağzından çıkan önemli ifadelerini, yazıya dökme işlemini yine Zabıt Katibi yapar. Burada özellikle belirtmek gerekir ki; genelde Savcı veya hakimin söylediklerini yani kendisin yaz denilen şeyi yazan kişilerdir. 

Bu arada; zabıt katibi olmak da bayağı meşakkat isteyen bir durumdur. Örneğin zabıt katibi olmak isteyen bir kişi öncelikle; bulunduğu yer veya ülke genelinde Adalet Saraylarının yapmış olduğu sınavlara başvuru yolu ile tabii olurlar. 

Sınav şekli ise genelde şöyle olur. Belirli gün ve saatte öncelikle uygulamalı bir sınav olur. Uygulama sınavı ise 3 dakikada en az 90 kelime içerikli bir parça yazması gereklidir. Yani sınava giren bir arkadaş; ya F Klavye ile veya Q klavye ile veyahutta daktilo ile 3 dakikada kendisine verilen makale veya parçayı kelime hesabı ile en az 90 tane yazması gereklidir. Sınavı başarılı biten kişi ise; sınavın değerlendirilmesini bekler ve bundan sonra gün içinde büyük ihtimalle sınav sonuçları açıklanır. Buna göre kendisini sözlü sınava tabi tutarlar. Sözlü sınav sonucunda alınacak kişi hesabına göre; başarılı olandan başlayarak, aşağı doğru bir sıralama yapılır. Bu sıralamaya göre sözlü sınava girilir. Sözlü sınavı başarı ile geçenler arasından alınacak kişiler belirlenir. Bunların asılları ve yedekleri açıklanır veya duyurulur. Buna göre Adalet Saraylarına Zabıt Katibi alımı işlemi gerçekleştirilir. Eğer asıl kazanan gelmez ise yerine yedekteki arkadaş davet edilir. Bu şekilde sınav işlemi sona erdikten sonra alınan kişiler, kendilerine belirtilen evrak işlemlerini yerine getirerek, Adalet Saraylarında Zabıt Katibi olarak göreve başlarlar. 

İşe başlayan Zabıt Katibi Ya mahkemelerde, ya da Savcılık kaleminde çalışmaya başlar. Bu arada Adalet Saraylarında bulunan daha başka birimlerde de görev alabilirler. Çünkü son yıllarda Adalet Sarayları aşırı gelişim ve değişim göstermiştir. Çok sayıda Zabıt katibi alımı gerçekleştirilmiş ve Adalet Saraylarındaki iş yükü oldukça azaltılmıştır. UYAP sisteminin de devreye girmesi ile Adalet Saraylarındaki iş ve işlemler oldukça kolaylaşmıştır. İşe başlayan Zabıt Katibi 12 ay veya 24 ay süre ile stajyer memur olarak göreve devam eder ve bu sürelerin sonunda asil memurluğa yemin ederek geçer. Zabıt Katipleri de 657 Sayılı D.M.K' na bağlı çalışırlar. Ama Adalet Bakanlığının kendi iç yönetmeliğine göre bazı durumlar değişiklik gösterebilir. Yani Devlet kurumlarında kurumdan kuruma bazı farklılıklar olabilmektedir. 

ZABIT KATİBİ OLMAK; Ülkemizde ayrıcalıklı bir görev ve vazife olup, bu görevi hakkıyla yerine getiren, görev aşkıyla yanıp tutuşan o kadar çok memur var ki, bu güzide insanlar sayesinde Adalet ve onun keskin kılıcı parıl parlamaya hiç durmadan devam edecektir. 

Eyy Adalet !! Her bir bireye eşit ol. Eşitlik ilkesinden sakın ayrılma..... 

(kadirdeveci78@gmail.com)

28 Ekim 2014 Salı

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMINI ANLAMAK VE O GÜNÜ ONURLANDIRMAK

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı; Ülkemizde her yıl olduğu gibi, bu yılda coşku ve sevinçle kutlanmaya çalışılacak. Her yıl böyle olmuş ve bundan sonraki yıllarda böyle olmaya devam edecektir. Bir Türk vatandaşı olarak; bu günün hassasiyeti içinde olup, bu günün Türk Milleti için çok ama çok önemli ve özel olduğu gerçeğini hiç bir zaman unutmamalıyız. 

Bu günlerin gereklerini Türk Milleti olarak harfiyen yerine getirmeye çalışmalı ve her zaman bu bilinç içinde olmaya özellikle gayret göstermelidir. Öncelikle; 29 Ekimin anlam ve önemine biraz değinmek gerekir. Cumhuriyet; yani Cumhurun söz sahibi olduğu gün, 29 Ekimle başlamaktadır. 

Bu gün; Halkın yönetimde söz sahibi olduğu Cumhuriyet ilan edilmiştir. Bu; Türk Milleti için çok harika bir vakıadır. Bu günle birlikte Türk Milleti, ülke yönetiminde hem hak, hem de söz sahibi olmuştur. Bu kendine sunulan eşsiz nimetin Kadri kıymetini Türk Milleti olarak çok iyi bilmeli ve ona göre davranış sergilemelidir. Bugünün Türk Milletinin Önderi Mustafa Kemal Atatürk le özdeşleştiği gerçeğini de aklımızdan çıkarmamalıyız. Onun sayesinde Cumhuriyetin kurulduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bu konuda onun muhteşem sözleri de Türk Milletine her zaman ışık tutmuştur. Sözlerinden bazıları ise şöyledir. " 

Ulusal Egemenlik öyle bir ışıktır ki onun karşısında zincirler erir, taş ve tahtlar batar ve yok olur. Cumhuriyet erdemli insanların rejimidir. Cumhuriyet; fikren, ilmen, bedenen kuvvetli, ahlaklı ve seciyeli muhafızlar ister. Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister." gibi daha bir çok önemli sözlerde onun imzası muhakkak vardır. Bu çok özel günde insanlar özellikle genç ve çocuklar coşku ve sevinçle kutlamalarda bulunur. Bugünün anlam ve önemine binaen çok çeşitli etkinlik ve törenler ifa veya yerine getirilir. Özellikle törenlerde konuşmacılar bugünle ilgili konuşmalar, şiir okumalar vs. yapılmaya çalışılır.

Sonuç olarak; her Türk gencinin veya vatandaşının bu değerli gün ve günlerin değer ve kıymetini çok iyi bilmeleri  veya idrak etmeleri, Milletin ve gelecek nesillerin çok yararına olacak bir durumdur. Resmi gün ve günlerde yapılması gereken güzelliklerin içtenlikle yapılması o günün anlam ve önemine oldukça yarar veya fayda sağlar. 

Eyy !! Türk Gençliği; birinci vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini ilelebet  muhafaza ve müdafaa etmektir.  Cumhuriyeti; Türk Milletinde veya her bir ferdinde tam olarak anlamasını ve öğrenmesini sağlamaktır. Muhtaç olduğun kudret asil kanında mevcuttur.  

(kadirdeveci78@gmail.com)

27 Ekim 2014 Pazartesi

Bu senede zeytin toplama zamanı geldi ve geçiyor

2014 yılının Ekim ayını bitirmek üzereyken; zeytin toplama ve hasat etme zamanı geldi gidiyor. Köylerde veya zeytin yetiştirilen yerlerde vatandaşlar; bu senede zeytinlerin toplanması ve işlenmesi telaşına düştüler. Bu ayın sonuna kadar büyük ihtimalle zeytinlerini toplayacaklar. Satmak isteyenler satacak. Sofralarında yemek için toplayanlar ise; zeytini yenilecek seviyeye getirmek için kurma işlemine girişeceklerdir. Kimi zeytini olanlar ise; toplanan zeytinleri, zeytin yağı elde etmek için fabrikalara götürerek, zeytinyağı elde etmeye çalışacaklar. Buradan elde ettikleri zeytinyağlarını ise; kimi sofralarında yemek veya mutfakta yemek yapımında kullanmak üzere, kimi ise  para kazanmak veya ticaretini yapmak için uğraş içine girecekler. 

Zeytin bilindiği üzere en çok Akdeniz ikliminin etkili olduğu alanlarda yetiştirilir. Ülkemizde de Akdeniz iklimine sahip Ege Bölgemizde yetiştirilmesi ve hasadı birinci sırada olup, Marmara ve Akdeniz bölgeleri de sıra ile onu takip etmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgemiz ise zeytin üretiminde % 1'lik bir paya sahiptir. Burada özellikle dikkatimizi çeken nokta; Akdeniz Bölgesinde neden az yetiştirildiğidir. Bunun nedenini araştırdığımızda ise; Akdeniz Bölgesi kıyılarında ekonomik değeri daha fazla olan tarım ürünlerinin ön planda olmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. 

Sonuç olarak; elimizdeki bu kıymetli besin değeri yüksek ürünü sofralarımızda her zaman bulundurmalı ve saflığından, güzelliğinden, besleyiciliğinden her zaman ama her zaman en üst düzeyde faydalanmaya çalışmalıyız.


(kadirdeveci78@gmail.com)

24 Ekim 2014 Cuma

CE NEDİR VE NASIL OLMALI ?

CE işareti; bir güvenlik işareti olup, insanları her türlü risklerden korumaya yarayan önemli bir kişisel koruyucu işaretidir. İmalat Sanayii'nin Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliğinden kaynaklanan bütün sorumluluklarını yerine getirip getirmediği ile bir kişisel koruyucu donanımı'nın ilgili tüm uygunluk işlemlerine tabi olduğunu gösteren çok önemli ve bizlerin öğrenmesi gereken Güvenlik işaretidir. Bu konuda özellikle imalatçılar yönetmelikte belirtilen kriterlere uygun şekilde kullanma kılavuzu hazırlayıp ürettiği ürünle birlikte piyasaya sunmalıdır. İmal ettiği ürünün güvenli mi veya riskli olup olmadığını muhakkak kontrolden geçirmelidir. Güvenli olabilmesi için; Garanti Şartları altında risk taşıyıp taşımadığı veya kabul edilebilir ölçülerde az riske sahip ve çok büyük ölçüde koruma sağlaması gereklidir. 

Burada riski taşıyan ürün ise; temel Sağlık ve Güvenlik şartlarını taşımayandır. Peki Güvensiz ürün nasıl olur sorusuna ise verilebilecek cevap ise; şu şekilde olabilir. Bu konuda özellikle CE işareti kişisel Koruyucu Donanım yönetmeliğine uygun olarak ürüne yerleştirilip yerleştirilmediğine bakılır. Eğer ürün standartlara uygunsa üzerinde TS EN veya EN yazısı olur. Özellikle ürünün kullanımına ilişkin bir açıklama olup olmadığı da oldukça önemlidir. 

Sonuç olarak; nerede ve ne şekilde olursa olsun her zaman kullandığımız ürünün CE işaretine dikkat etmeli, yani güvenilir olup olmadığı kesinlikle ama kesinlikle kontrol edilmelidir. Her durumda ve şartta özellikle de  yaşantımız boyunca güvenilir ürün kullanmaya, kullandırtmaya özen verilmelidir. Alınan ürünlerin CE işareti taşıyıp taşımadığı da özellikle gözlem altında tutulmalıdır. Kaliteye son derece önem vermeli, kalite standartları içeren bilgi ve dokümanların da ürün üzerinde olmasına dikkat edilmelidir.  

Her zaman her konuda sağlıklı ve güvenli yaşamayı muhakkak seçip, kendimizi bu yönde en iyi şekilde yetiştirme gayreti içinde olmalıyız...

(kadirdeveci78@gmail.com)

BİLİNÇLİ TOPLUM

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güçlü büyümesi ve en ileri muassır medeniyetler seviyesine gelmesi için, büyük küçük her Türk vatandaşına çok önemli görevler düşmektedir. En önemli görevlerden biri de özellikle ama özellikle; Vatanını, Milletini, Bayrağını, Toprağını, Suyunu, Havasını dolayısıyla A dan Z ye Şehit kanıyla sulanmış bu toprakları; Canınla, Kanınla, Malınla ve Her şeyinle koruyup kollamaya gayret etmektir. Bu görev herkes için çok önem ihtiva eder. 

Tam bir vatandaşlık veya yurttaşlık bilinci ile hareket ederek sosyal ve hukuki sorumluluk sahibi olmak kesinlikle şarttır. Bu şiar içinde hareket edildiğinde ve yetişen tüm nesli bu meziyetler üzerine yetiştirdiğinde, gelecek daha emin bir hale gelecek ve ülke güven, huzur içinde büyümeye sürekli devam edecektir. Ve sonunda da Dünya lideri olacak güce erişecektir. Bu güç hepimiz için muhteşem bir sevinçtir, mutluluktur. Bu noktada her zaman gelişmiş Ülkelerin özellikle bilim ve Teknik konulardaki durumları özenle gözden geçirilecek, önem arz eden konular tatbik edilmeye çalışılacaktır. En sonunda öyle bir noktaya gelinecektir ki; artık kendi kendine bilim ve teknikte en ileri seviyelere ulaşan bir Ülke vaziyetine dönüşecektir. 

Bu şekilde Ülkemiz Dünyada her zaman hatırı sayılır bir yere gelmiş olacaktır. Bu sayılanlar tabii ki kolay olmamakla birlikte, bunlar için gerçekten çok emek ve zahmet gereklidir. Toplumda ki her vatandaşın bu bilinç ve idrak içerisinde hareket etmesi en önemli noktadır. Bu nokta hiç bir zaman göz ardı edilmemelidir. Toplumu her yönüyle geliştirip daha bilinçli bir hale getirmek en vazgeçilmez gerçektir. Bu gerçeği her zaman aklımızda tutmaya özellikle ihtimam göstermek icap etmektedir. 

Sonuç olarak; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yetiştirdiği çok önemli nice nice yiğit evlatları olmakla birlikte; bunların seviyesine gelecek çok sayıda sırada bekleyen koç yiğitlerde hazır kıta bekleme vaziyetindedir. Vatanı ve Milleti için canını ve malını gözünü kırpmadan ortaya koyabilecek sayısız aslanlar her zaman vardır ve var olmaya devam edecektir. Çünkü bu devlet; Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Her zaman özgür ve bağımsızdır. Bu vatanın evlatları da her zaman kendisine; tarihteki büyük şahsiyetleri özellikle ama özellikle her zaman örnek almış ve almaya da devam edecektir. Gerçek güçlü Türkiye bu şekilde göklere çıkacaktır. Hep birlikte çok güçlü bir Türkiye için var gücümüzle çalışmaya ve başarmaya devam.!!!!!

(kadirdeveci78@gmail.com)

Öne Çıkan Yayın

KELEBEK